Ustaya Saygı Ara Güler Müzesi

Uluslararası fotoğraf muhabiri Ara Güler’i tanıtan ve Islık Çalan Adam başlıklı sergi ve kitabı ziyaretçilere sunan Ara Güler Müzesi, sanatçının doğum günü olan 16 Ağustos’ta Bomontiada’da kapılarını ziyaretçilere açtı… Büyük fotoğraf ustası ne yazık ki 17 Ekim’de, dergimiz yayına hazırlanırken aramızdan ayrıldı. Onu bir kere daha saygıyla anarken, yazımızı değiştirmeden yayınlıyoruz.

Ara Güler tam 90 yaşını tamamlandığı zaman adını taşıyan bir müze ile onurlandırıldı; doğum günü pastası da hazırdı tabii… Ayrıca arşivden yararlanan ve Ara Güler’in hikâyelerini de içeren Islık Çalan Adam kitabı kendine verildi, aynı adlı sergi arşivden seçilen fotoğraf, hikâye, video ve maket kitaplardan oluşan derlemeyle ziyarete açıldı. 

Müzede, fotoğrafçının eserleri, notları, kişisel eşyaları, fotoğraf makineleri, basın kartları ve koleksiyonları ücretsiz olarak sergileniyor. Doğuş Grubu tarafından kurulan Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi’nde (AGAVAM) ise iki yıldır çalışmalarını sürdüren arşiv çalışmalarının bazıları müzede görücüye çıkıyor.

Ara Güler, tekerlekli sandalyeyle geldiği yoğun katılımlı açılışta yaptığı konuşmada, kendi arşivini oluşturmasının seneler sürdüğünü vurgulayarak, arşiv oluşturmanın zorluklarına dikkati çekti. Bomontiada’nın eski bir fabrikanın içine yapılmasına değinen Güler, restorasyon yapmanın da bir çeşit arşivleme çalışması olduğunu ifade etti.

Ara Güler’in yüz binlerce eserinin tasnif, envanter, koruma, sayısallaştırma ve indeksleme işlemlerini yürüten AGAVAM arşiv koleksiyonlarının önümüzdeki dönemde bir portal üzerinden fotoğraf meraklıları ve araştırmacılara açık hale getirilmesi hedefleniyor. Tasnif ve dijital ortama aktarma çalışmaları hâlâ sürüyor. Galatasaray’daki Güler Apartmanı’nın müzeye dönüştürülmesi ve Türkiye’nin görsel hafızası niteliğindeki Ara Güler arşivinin dijital ortama aktarılması çalışmaları ise sürüyor.

Şimdiki müzenin yeri de Ara Güler’e oldukça uygun görünüyor: Bomonti fabrikalarıyla usta fotoğrafçıya defalarca esin kaynağı olmuş. Üstelik Bomonti’de Ara Güler adına özel bir edisyon da çıkartan Leica fotoğraf makinelerinin Türkiye’deki tek mağazası ve sanat galerisi de yer alıyor. Ara Güler’e Master of Leica (Leica Ustası) unvanının verildiğini ve bu makineyi en iyi kullanan fotoğrafçılardan biri olduğunu da hatırlatalım.

Aslında Bomontiada’nın sanata ayrılan ALT bölümünde Ara Güler’in efsanevi arşivciliğine ayrılan alan oldukça yetersiz. Küratörler Umut Sülün ve Sevim Sancaktar ile metin yazarları Ali Akay, Engin Özendes ve Namık Erkal bu gerçeğin farkında olarak sergiyi Ara Güler’in “hikâye anlatıcılığı” ve yaşamından kesitlerle sınırlamışlar. 

Arşivciliğiyle ünlü olan efsanevi fotoğrafçı Güler’in Güler Apartmanı’ndaki yedi küçük dairesinin tamamı fotoğraflar, fotoğraf makineleri, objektifler, dia/negatif kutuları, albümler ve kitaplar ile çoğu için küçük notlarla dolu. Hiçbir şey atılmamış. 

Fotoğrafçının asıl müzesi daha sonra açılacaksa da, Bomontiada Ara Güler Müzesi ve Islık Çalan Adam sergisi ve kitabı yüreklerimizi ferahlatan bir girişim.


İKONİK FOTOĞRAFÇI ÜSTÜNE

Usta fotoğrafçı, 1928’de Beyoğlu, İstanbul’da doğdu. Çocukken sinemadan çok etkilendi. 1951 yılında Getronagan Ermeni Lisesi’nden mezun oldu. Lisedeyken film stüdyolarında sinemacılığın her dalında çalıştı. Muhsin Ertuğrul’un yanında tiyatro ve oyunculuk eğitimi almaya başladı. Amacı rejisör veya oyun yazarı olmaktı. 1950’de Yeni İstanbul gazetesinde gazeteciliğe başladı. Bu yıllarda Ermenice gazete ve edebiyat dergilerinde öyküleri yayınlandı. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne devam ediyordu. Ancak gazeteci olmaya karar verdi ve Hayat dergisinde çalışmaya başladı. 

1961’de Birleşik Krallık’ta yayınlanan Photography Annual, onu dünyanın en iyi yedi fotoğrafçısından biri olarak tanımladı. Aynı yıl Amerikan Dergi Fotoğrafçıları Derneği’ne kabul edildi ve bu kuruluşun Türkiye’den tek üyesi oldu. Fotoğraf dünyasının çok önemli yayınlarında fotoğrafları kullanıldı, kendisinden bahsedildi. ABD’de, Almanya’da, Paris’te çeşitli sergiler açtı. Bu arada, Bertrand Russell, Winston Churchill, Arnold Toynbee, Picasso, Salvador Dali gibi birçok ünlünün fotoğrafını çekti, röportajlar yaptı. Sayısız ödül aldı.

Güler, fotoğrafın sanat dalı olmadığını düşünüyor ve kendisini şöyle tanımlıyor: “Ben de gazeteciyim. Fotoğrafçı değilim. Fotoğrafçı ile gazeteci arasındaki fark budur. Fotoğrafçı bomba patlar, kaçar. Ama gazeteci peşinden gider.”