TOPLUMSAL TRAVMAYI AŞMANIN YOLU: DAYANIŞMA

Yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli son büyük deprem, Türkiye halkını derinden sarstı. Depremi yaşayan-yaşamayan herkes bu olaydan ciddi psikolojik yara da aldı. Dünya Danışmanlık ve Psikoloji Merkezi kurucusu, uzman klinik psikolog ve psikoterapist Fundem Ece, EQ Dergi okurlarına, toplumsal travmayı aşmanın yöntemlerinden söz etti.

Fundem Hanım, öncelikle toplumsal travma kavramını açıklayabilir misiniz?

Toplumsal travma, bir topluluğun bireylerinin, belirli bir olay ya da dönemden kaynaklanan yoğun duygusal, zihinsel ve fiziksel acı yaşamasıdır. Bu olaylar genellikle doğal afetler, savaşlar, terör saldırıları, salgın hastalıklar gibi büyük çaplı felaketlerdir. Bu tür travmalar, insanların güvenlik, bağlılık, saygınlık, adalet ve özerklik ihtiyaçlarını derinden sarsabilir. Ayrıca insanların psikolojik ve fiziksel sağlığı üzerinde uzun vadeli etkiler yaratabilir. Toplumsal travma, bir toplumun tarihi ve kimliği üzerinde de kalıcı bir etkiye sahip olabilir. Örneğin, bir toplumun bir savaşta kaybettiği insan sayısı, o toplumun hafızasında ve kültüründe yer edebilir. Bu tür travmalar, bir toplumun gelecekteki davranışları ve kimliği üzerinde derin ve uzun süreli bir etkiye sahip olabilir.

Bu tür olayların ardından insanlar korku, kaygı, depresyon, öfke ve utanç gibi yoğun duygular yaşayabilir. Ayrıca, travmaya maruz kalan insanlar, güvenlik, adalet ve toplumsal dayanışma ihtiyaçlarının karşılanmadığı hissine kapılabilir.

Toplumsal travmanın üstesinden gelmek için, toplumlar genellikle birlikte çalışarak ve dayanışma içinde hareket ederek yeniden yapılanmaya çalışır. Bu süreçte, bireylerin kendilerine ve diğerlerine yardım etmeleri, güvenlik, saygınlık, adalet ve toplumsal dayanışma hissini yeniden oluşturmaları önemli. Ayrıca, uzmanlar tarafından sağlanan psikolojik destek ve tedavi, toplumsal travmanın etkilerini azaltmaya yardımcı olabilir.

Toplumsal travmanın oluşmasının, yoğunluğunun toplumdan topluma fark ettiğini gözlemlediniz mi?

Tabii, toplumdan topluma farklılık gösterir. Bu farklılıklar toplumların kültürel, tarihsel ve sosyal yapılarından kaynaklanabilir. Türkiye gibi duygusal yapıya sahip toplumlarda, travmaların etkileri daha yoğun olabilir. Bu, toplumun duygusal olarak daha hassas olmasından kaynaklanabilir. Ancak bu özellik, bu toplumların dayanıklılık ve dayanışma konusunda da güçlü olabileceği anlamına gelir. Bu tip toplumların bir arada hareket ederek, toplumsal travmaların üstesinden gelmeye çalıştıkları gözlemlenir.

Kuzey ülkelerinde yaşayan halklar ise genellikle daha soğuk ve izole bir çevrede yaşarlar. Bu çevresel faktörler, toplumsal travmaların etkilerini azaltabilir veya farklı bir şekilde etkileyebilir. Örneğin, toplumda daha az duygusal tepki olabilir, ancak bireysel olarak daha fazla içe kapanma veya yalnızlık hissi oluşabilir.

Her toplumun kendi içinde güçlü ve zayıf yönleri vardır. Toplumsal travmaların üstesinden gelmek için, dayanıklılık, dayanışma, açıklık ve empati gibi özelliklerin önemli olduğu biliniyor. Bu nedenle toplumlar, bu nitelikleri güçlendirmek için çalışmalı ve birbirlerine destek olmalı.

Ayrıca, toplumsal travmaların etkilerinin azaltılması ve toplumun iyileştirilmesi için, hükümetlerin ve sivil toplum kuruluşlarının da önemli bir rolü vardır. Bu kurumlar, travmalara maruz kalmış insanlara destek sağlamalı, rehabilitasyon ve terapi hizmetleri sunmalı, toplumda farkındalık yaratmalı ve acıları azaltmak için çözümler üretmeli. Ayrıca, toplumsal travmaların kaynaklarına da müdahale edilmeli ve önleyici tedbirler alınmalı.

Bu son depremde yaşadığımız toplumsal travmanın boyutuyla ilgili bir şey söyleyebilir misiniz? 99 depremiyle kıyasladığınızda farklılıklar gözlemlediniz mi?

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi, Türkiye tarihindeki en büyük doğal afetlerden biriydi ve toplumsal olarak büyük bir travma yaratmıştı. Deprem, Türkiye’nin en kalabalık ve ekonomik olarak en önemli bölgelerinden Marmara’yı etkiledi ve binlerce kişi hayatını kaybetti veya yaralandı. Toplumun geneli, depremin ardından hayatta kalmak, sevdiklerini bulmak ve günlük ihtiyaçlarını karşılamak için mücadele etmek zorunda kaldı.

Deprem sonrası, Türkiye’de birçok insanın psikolojik olarak etkilendiği görüldü. İnsanlar, deprem sonrası yaşadıkları travma nedeniyle depresyon, anksiyete, uyku bozuklukları ve post-travmatik stres bozukluğu (PTSD) gibi sorunlar yaşadılar. Bu durum, toplumun genelinde bir huzursuzluk ve kaygı yarattı. Toplumsal olarak, depremin etkileri uzun süre hissedildi. Ülkece yaşadığımız son depremde de toplumsal travma ve kayıpların etkileri çok fazla. Ancak 99 depremini yaşamış kişilerin mevcut travmaları tekrar tetiklendiği için iki katı travmatik durum yaşanıyor diyebilirim.

Bu travmanın etkilerinden kurtulmak için bize yöntemler önerir misiniz?

Tabii, deprem veya diğer toplumsal travmaların etkilerinden kurtulmak için birkaç yöntem önermek mümkün…

  1. Kendinize ve başkalarına yardım etmek: Kendinizi veya başkalarını olabildiğince fazla destekleyin. Bu, insanların birbirlerine daha bağlı hissetmelerine ve daha güçlü olmalarına yardımcı olabilir. Başkalarına yardım etmek, kendinizi de daha iyi hissetmenize yardımcı olabilir.
  2. Kendinize zaman tanıyın: Herkesin travma sonrası iyileşme süreci farklıdır. Kendinize zaman verin ve yavaş yavaş kendinizi toparlamaya çalışın. Bu süreçte kendinize karşı sabırlı ve anlayışlı olun. Ayrıca, olumlu düşünmeye çalışın ve kendinize güvenli bir ortam yaratmaya özen gösterin.
  3. Düzenli egzersiz yapın: Düzenli egzersiz yapmak, vücutta stres hormonlarının salınımını azaltarak, zihinsel ve fiziksel sağlığınızı destekler. Ayrıca, endorfin salgılanması sayesinde kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olabilir.
  4. Destek alın: Trajik olaylar sonrasında destek almak, duygusal ve zihinsel sağlığınızı korumaya yardımcı olabilir. Bu destek, aile üyeleri, arkadaşlar, bir terapist veya danışman tarafından sağlanabilir.
  5. Kendinize iyi bakın: Kendinize iyi bakmak, vücudunuzun stresle başa çıkmasına yardımcı olabilir. Bu; yeterli uyku, sağlıklı beslenme, stres yönetimi ve rahatlama teknikleri gibi faktörleri içerir.

Bir cevap yazın