“ANT YAPI’YLA ÇALIŞMA KÜLTÜRÜMÜZ UYUŞTU”

Çağdaş ofisleri, fuar alanı, otelleri ve alışveriş merkezleriyle iş dünyasının cazibe merkezi Basın Ekspres Yolu’nda konumlanan Antplato’nun 9. katına taşınan, Özde Soğutma Sistemleri’nin kurucusu ve CEO’su Ömer Özdemir’in ofisine konuk olduk bu sayımızda.

Fotoğraflar: Mert Kibar 

Özde Soğutma Sistemleri, Unilever’in ünlü dondurma markası Algida’nın İstanbul’da teknik servis hizmeti veren, Türkiye genelinde ise teknik danışmanlık yapan iş partneri. Sadece İstanbul’daki marketlerde, kuruyemişçilerde, 32 bini Avrupa yakasında ve 23 bini de Anadolu yakasında olmak üzere Algida’nın toplam 55 bin civarında kabini var ve hepsinden Ömer Özdemir ve ekibi sorumlu. Danışmanlık yaptıkları Türkiye genelindeki kabin sayısı ise 370 bin civarında. 27 kişilik teknik ekibiyle böylesi karmaşık ve büyük hizmet ağını artık Antplato’dan yönetiyor Ömer Bey.

HALI SAHA MAÇINDAN UNILEVER MACERASINA

Ömer Özdemir’le Unilever’in yolları 1996’da kesişmiş ilk kez. Erken yaşta çırak olarak yetiştiği ve özellikle ustalaştığı soğutma sistemleri üzerine 4. Leven’te kendi atölyesini açmış önce. Westinghouse başta olmak üzere dünyanın lider markalarının bakım ve onarımını yaparak geçindirmiş ailesini yıllarca. 1996’da bir halı saha maçından sonra yapılan sohbet ona Unilever’e giden yolu açmış.

“EVDEN ÇIKTIKTAN YEDİ DAKİKA SONRA ANTPLATO’DAKİ OFİSİMDEYİM. HELE ZAMANLA MÜCADELE EDENLER İÇİN ÇOK BÜYÜK BİR LÜKS BU.”

“Tamamen bir tesadüf oldu. O sırada Mustafa Koliva adında çok yardımlaştığımız bir arkadaşım vardı. Şu an Amerika’da yaşıyor. Bu arkadaşım sayesinde Unilever’le çalışmaya başladım. Bir halı sahada top oynarken ‘Ömer, ben seni birisiyle tanıştırmak istiyorum,’ dedi. Kim olduğunu sorunca da ‘Bizim Ahmet, Ünilever’le çalışmak istiyor, teknik servis hizmeti vermek istiyor fakat işten anlamıyor,’ dedi. ‘Ünilever’de bir kanal var, bir iş yapılacak, ama tecrübesi yok. Ona yardımcı olur musun, birlikte çalışır mısın?’ dediğinde sorgusuz sualsiz ’Tabii ki,’ dedim. Ahmet arkadaşımızla da ertesi günü toplantı yaptık. Neler yapabileceğimizi düşündük ve ilk olarak Ümraniye’de Des Sanayi Sitesinde işe başladık. İki sene Ahmet ve Mustafa Koliva’yla birlikte hizmet verdik. Fakat dükkân içinde dükkân olmayacağını fark ettik. Çünkü biz Ahmet Beylere fatura kesiyoruz, Ahmet Beyler Unilever’e fatura kesiyor.”

Ömer Özdemir, Türkiye genelinde 370 bin civarındaki Algida soğutucusunun bakım ve onarımını gerektiren karmaşık bir hizmet ağını yönetiyor.
Ömer Özdemir, Türkiye genelinde 370 bin civarındaki Algida soğutucusunun bakım ve onarımını gerektiren karmaşık bir hizmet ağını yönetiyor.

Asıl hizmeti taşeronun taşeronundan aldıklarını Unilever de fark etmiş zaten. Ve asıl işi yapanla direkt çalışmak istediklerini söylemişler. Ömer Bey teklifi kabul etmiş, ama Ahmet Bey’le de Mustafa Bey’le de dostça ayırmışlar yollarını. “İyi ilişkiler içinde el sıkışarak biz yolumuza devam ettik.”

Ömer Bey, 1996’dan bu yana Unilever’in istikrarlı ve planlı bir şekilde büyümesine, saklamadığı bir hayranlıkla tanıklık etmiş. “Birlikte büyüdük. Yoksa normal şartlar altında, piyasa koşullarında çalışmaya devam etseydik buralara gelmemiz mümkün değildi. İş camiası çok önemli çünkü.”

Unilever’in rahleyi tedrisinden geçen Ömer Özdemir,  Ant Yapı’ya duyduğu güvenin nedenini, aynı iş ve kalite anlayışına bağlıyor.
Unilever’in rahleyi tedrisinden geçen Ömer Özdemir, Ant Yapı’ya duyduğu güvenin nedenini, aynı iş ve kalite anlayışına bağlıyor.

Ömer Özdemir, Ant Yapı ailesine bu kadar hızlı adapte olmasını biraz da Unilever’de edindiği iş kültürüne bağlıyor. “Bu sistemli çalışmayı Ant Yapı’da da gördüm. Başarının zaten buradan kaynaklandığını düşünüyorum. Örneğin Algida’nın 2022’de dondurma üretiminin Ar-Ge çalışması başlamış durumda. İki ya da üç yıl öncesinden tasarlanıyor ürünler. Bunun da başarıyı getirdiğini düşünüyorum tabii ki.”

Deyim yerindeyse Unilever’in rahle-i tedrisinden geçmek Ömer Özdemir’e çok şey katmış. “96 yılından önce kendi atölyesinde çalışan, kendi işini yöneten biriydim ve çok şey bildiğimi düşünüyordum. Ama Unilever’le çalışmaya başladıktan sonra hiçbir şey bilmediğimi gördüm. Kendimi Unilever’in yönlendirmesine bıraktım. Ve sistemli çalışma sonucunda başarının nerelere geleceğini gördüm burada.”

“ÇOCUKLAR ZAHMETLİ KAZANÇ, TORUNLAR İKRAMİYE”

Beş yaşındayken ailesiyle birlikte İstanbul Gültepe’ye göç eden Ömer Bey, gelişmeye son derece açık, öğrenmeye doyamayan bir yapıya sahip.
Hayatta en önem verdiği şeyse huzur.

“Güzel bir aile yaşantımız olduğunu düşünüyorum. Çünkü iş hayatının başarısının aileden de geçtiğini düşünüyorum. Ailenin desteği olmayınca huzur bulamayız, huzur bulamayınca da işte başarılı olamayız. Her yerde huzur ararım.”

Ömer Bey’in hepsi evli üç çocuğu, en büyüğü 10 yaşında olmak üzere dört tane de torunu var. “Güzel bir aile babası olduğumu söylerler. Bizden tavsiyeler alırlar, aile yetişiminde, çocuk yetişiminde.”

Bu samimi sözleri bize hiç de şaşırtıcı gelmiyor. Çünkü daha ilk karşılaşmada Ömer Bey’in insanda aynı anda saygı ve yakınlık hissi uyandıran karakterini fark etmemek mümkün değil. Bir yaşında babasız kalmış, beş yaşından itibaren içten bir sevgiyle söz ettiği “Babalığı” tarafından büyütülmüş Ömer Bey. Babalığı, ergenlikte Ömer Bey’i karşısına alıp “Sana yasak getiremem, ama bana biraz sevgin, biraz saygın varsa sigara ve alkol kullanma,” demiş.  “Arkadaşlarım bana sigara uzattığında cemali gelir önüme ve asla almazdım. Ben de çocuklarımı aynı şekilde yetiştirdim. Şiddetten uzak, her şeyi diyalog çerçevesinde çözerek, bir arkadaş gibi, bir yoldaş gibi kendi hayatımla rehber olarak. Hep birlikte hareket ettiğimiz sürece çocukların hiçbir kötü alışkanlığı olmayacağını ben ispatladım. Çocuklarımızla arkadaş olalım, yoldaş olalım, güzel bir liman olalım.”

Ömer Bey, Antplato’nun 9. katındaki 172 metrekarelik Shell&core ofislerinden birini Ant Yapı’nın mimarlarıyla birlikte hayallerindeki ofise dönüştürmüş.
Ömer Bey, Antplato’nun 9. katındaki 172 metrekarelik Shell&core ofislerinden birini Ant Yapı’nın mimarlarıyla birlikte hayallerindeki ofise dönüştürmüş.

Torunlarıyla da çok sıcak ama prensiplerinden ödün vermeyen bir ilişkisi var Ömer Bey’in. “Çocuklar çok zahmetli bir kazançtır. Bir çalışanın maaşı gibi, çok zahmetli kazanılır. Ama torunlar bir ikramiyedir. Kolay kazançtır ve tadı çok güzeldir.” Çok sevdiği torunlarıyla sıcak bir ilişkisi olduğunu ama onlara zarar vereceğini düşündüğü için asla şımartmadığını söylüyor Ömer Bey. “Eğer anne ve babası bir kural koyduysa o kuralın dışına çıkmam, asla. Üzerine hayır öyle değil, şöyle diyerek onları ezecek bir harekete girişmem kesinlikle. Ve çok güzel diyaloğumuz vardır torunlarımızla da.”

“Gelen misafirlerimizi de hem çok güzel bir şekilde ağırlayarak hem de hayran bırakarak gönderiyoruz.”
“Gelen misafirlerimizi de hem çok güzel bir şekilde ağırlayarak hem de hayran bırakarak gönderiyoruz.”

“HERKESİ BEKLİYORUZ BU ÇATININ ALTINA”

Bu keyifli sohbette söz, Ant Yapı ailesine katılma hikâyesine geliyor. “Algida’nın üç büyük deposu bu bölgede, Dereboyu Caddesinde. Ekibimle beraber ağırlıkla bu depolarda olmamız gerekiyor. Bu yüzden ilk hedefimiz bu bölgeydi. Bu arayış sırasında Zeynep Hanım’la (Antplato Satış Sorumlusu Zeynep Ülker) tanışma fırsatı bulduk. Onun güler yüzlü ve hoş sohbeti, bizi ikna etti ve bu arayışı bir yıl ertelememize rağmen burayı tercih ettik. Ve iyi ki de etmişiz.” Bir de Antplato’nun Mustafa Bey yönetimindeki temizlik ve güvenlik ekibine özellikle teşekkür ediyor Ömer Bey, her sorunu hızlı ve kusursuzca çözdükleri için. “Herkesin Ant Yapı’yı tanımasını ve buraya gelmesini çok isterim. Çünkü biz Ant Yapı’da huzuru bulduk. Diğer insanların da huzuru bulacağına eminiz. Herkesi bekliyoruz bu çatı altına.”