Üretim…
Birtakım faaliyetler ve işlemler sonucu yeni bir mal ve hizmet meydana getirme diye tarif edilen üretim;
Bir ülkenin ekonomisinin gücünü oluşturan ve ülkenin geleceğini belirleyen en önemli unsurdur.
Üretmeyen veya yetersiz üretim yapan ülkelerin ekonomik gücü zayıf olduğu için başka ülkelere muhtaç olarak yaşamlarını sürdürmek zorunda kalırlar hele ki petrol, doğalgaz gibi sadece yeraltı zenginlikleriyle ekonomik gelişme sağlayan ülkelerin düştükleri durum da ortada…
Zaman zaman bizleri üretimden vazgeçirebilecek koşullar ortaya çıkabilir, bu koşullar çeşitli faktörlere bağlı olarak kısa dönemli kazanç veya kârlar kısaca rant olabilir ki bu, üretimin en büyük düşmanıdır ve sürdürülebilirliği yoktur.
Çok çarpıcı örnek olarak 2. Dünya Savaşı’ndan bitmiş adeta taş üstünde taş kalmayan ülkeleri Almanya ve Japonya’nın müthiş bir üretim seferberliği ile geldikleri durum malumunuz…
Son dönemlerde ise eğitimli insan gücü ve Arge çalışmalarına gerekli önemi vererek yapılan inovatif üretimin öne çıktığı bir gerçek, özellikle Güney Kore, Çin vb. Uzakdoğu ülkelerinin müthiş gelişiminin temelinde de bu gerçek yatıyor.
Ülkemizin insan kaynağı olarak çok zengin olduğu bir gerçek. Kaynaklarımızı verimli kullanıp, üretimimizi rekabet edebilir seviyelere çekmek için daha inovatif olmamız, kendimize güvenerek çok daha fazla çalışmamız gerektiği, bu teşebbüslerin de üniversite ve sivil otoritelerce de desteklenmesinin şart olduğu da yadsınamaz…
Son dönemlerde yaşadıklarımızın, ülkemizdeki pozitif teşebbüslerin provoke edilerek cesaretimizi kırmayı amaçladığını, böylece ekonomimizi de zor duruma düşürmenin hedeflendiğini düşünmekteyiz.
Bu bağlamda Ant Yapı olarak moralimizi hiç bozmadan hem yurt içinde hem de yurt dışında üretime devam ediyoruz …
Başka ülkelere muhtaç olmadan yaşamak için; bir yandan kendi kendimize yeterken, bir yandan da ihracatımızı artırmamız için çok daha fazla çalışarak üretmeye ihtiyacımız olduğu gerçeğinden yola çıkarak devam ediyoruz ve dergimizin içinde faaliyetlerimizin bir kısmını sizlerle paylaşıyoruz…
Bu arada birtakım hatalarımız da olmuyor değil, ancak Yunus Emre’nin dediği gibi; “Hiç hata yapmayan insan hiçbir şey yapmayan insandır ve hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır,” diyerek ve de hoşgörünüze sığınarak yolumuza devam ediyoruz.
Her ne şerait ve ahval içinde, ne olursa olsun atalarımızın yaptığı gibi, bize yakışır bir şekilde çok çalışmalıyız, cesur olmalıyız, moralimizi bozmamalıyız, mücadele etmeliyiz çünkü biliyoruz ve unutmuyoruz ki;
Mücadele eden yenilgiye uğrayabilir, etmeyen zaten yenilmiştir!
Kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin…
Son sözü Atamız söyleyerek noktayı koymuş “Türk öğün, çalış, güven!”
MEHMET OKAY
Yönetim Kurulu Üyesi