Aylin-Oğuz Özkan Çifti: ANT YAPI’NIN BAĞIMLISIYIZ

Ant Yapı’nın Beylerbeyi Antteras projesindeki̇ Panoramik İstanbul Manzaralı evleri̇ne konuk olduğumuz Özkan çifti, 99 yılında Ataşehir Flora Evleri’nde bir daire aldıkları sırada Mehmet Okay’la tanışmışlar… O günden bu yana da birikimlerini daima Ant Yapı’nın muhtelif projelerinde değerlendiren Özkan Çifti halen Antteras’taki evlerinde, Boğaz’a karşı huzurun keyfini sürüyorlar…

Aylin, Oğuz Özkan çiftinin Antteras’taki evlerine konuk olduk bu sayımızda. Avusturya Lisesi’nde okuyan ve bu yıl üniversite sınavları için hazırlanan kızları Sena Özkan’ın da katılmasıyla keyifli bir sohbet yaptık.

Aylin Özkan ve Oğuz Özkan, Unilever’de Ev dışı Tüketim Grubu Unipro’da beraber çalışmışlar. Oğuz Bey’in genel müdür olduğu şirkette, Aylin Hanım da pazarlama müdürüymüş. Hikâyeleri ise aşka dair umutları tazeleyen cinsten. Oğuz Bey’den dinliyoruz: “Unilever’de bir geleneğimiz vardı. Doğum günlerinde yöneticilerle yemeğe gidilirdi. Bizim tanışma nedenimiz de doğum günlerimizin ardışık olması. Aylin’in 20 Ekim, benim 21 Ekim. O sırada da ofistekiler seyahatlerde olduğu için biz ikimiz kaldık. Hadi geleneği bozmayalım, beraber yemeğe gidelim dedik, hiçbir art niyet olmaksızın. Ben bekârdım, Aylin de bekâr. Geleneksel doğum günü yemeği bizim ilişkimizin başlamasına vesile oldu. O günden bugüne de akşamları beraber yiyoruz yemeklerimizi…”

PROFESYONEL ANNELİK

Aylin Hanım ve Oğuz Bey, beklenmedik bu aşkı üç yıl sonra evlilikle mühürlemişler. Bu dönem, Oğuz Bey’in ilk evliliğinden olan çocukları Arda ve Umut’u yeni aile düzenine alıştırma dönemi olarak geçmiş. Aylin Hanım, yoğun iş hayatına kızları Sena’nın doğumundan sonra kısa bir süre ara vermiş. Doğum izni bittiğinde tekrar iş hayatına dönmüş ama aklı da evde, küçük kızında kalmış. Diğer yandan işteki sorumluluğu da artmış. Şirketin tüm sıvı yağ grubunun marketing sorumlusu olmuş. “Arda ile Onur da küçüklerdi. Arkasından da Sena gelince hem çalışmak hem evi yürütmek kolay değildi. İşi bıraktım. 2004’ten beri profesyonel annelik yapıyorum. Profesyonel şoförlük ve menajerlik yapıyorum.

O zamanlar Ömerli’de oturuyorlarmış. Sena küçük yaşlardan itibaren profesyonel olarak yüzdüğü için Aylin Hanım, onu her gün okuldan alıp antrenmanlar için Fenerbahçe’ye ya da Burhan Felek’e götürüyormuş.

Avusturya Lisesinde okuyan Sena artık üniversiteye hazırlanan genç bir kız. Hedefi Almanya’da mimarlık okumak ve bunu başarmak için çok çalışıyor. Sena Özkan çok yönlü gençlerden. Lise öncesinde 8-9 sene profesyonel olarak yüzmüş; önce Fenerbahçe’de, sonra da Galatasaray’da. Omzunda bir sakatlık oluşunca profesyonel yüzücülük hayatı sona ermiş, ama sporun farklı dallarını denemiş. Hazırlıktan 11. Sınıfa kadar hobi olarak boksla ilgilenmiş. Şimdilerde fitness ve kardiyo çalışıyor. Aynı zamanda resim yapmayı da çok seven Sena, iyi bir tiyatro izleyicisi aynı zamanda.

BİRLİKTE GEZMEK ORTAK ZEVKLERİ

Gezmek, Özkan ailesinin ortak zevki. Bu zevkin gelişmesinde Aylin Hanım’ın etkisi büyük. “Üniversitedeyken turist rehberliği yapıyordum. İstanbul’u, Ayasofya’yı, Kariye Müzesi gibi yerleri çok seviyorum. Dolayısıyla İstanbul’da da gezmeyi seviyorum, yurt dışında müze gezmeyi de seviyorum.”

Sık sık hem İstanbul gezileri yapıyorlar hem de fırsat buldukça yurt dışına çıkıyorlar. Bu gezileri genelde Aylin Hanım organize etse de Sena Özkan da yola çıkmadan önce nerede ne yapılır, nerede ne yenir konulu araştırmalar yapıyor. “Hiç aklınıza gelmeyecek şeyleri bulabiliyoruz biz garip garip yerlerde. Çin mahallesinde garip bir yerde bir hamur, dumpling bulduk mesela. Bir yerde çiğ kurabiye hamuru da yedik.” 

OĞUZ BEY’DEN PRATİK BÖREK TARİFİ

Söz yemeye içmeye gelince Aylin Hanım, Oğuz Bey’in çok iyi yemek yaptığını söylüyor. Oğuz Bey’in böreklerinin, zeytinyağlılarının ve pilavının çok güzel olduğunu öğreniyoruz böylece. Haliyle bir börek tarifi istiyoruz. Oğuz Bey böreğin hamurunu çoklukla kendi hazırlayıp açsa da bizimle pratik bir tarifini paylaşıyor. “Günlük 5-6 tane yufkayı masaya seriyorum. Zeytinyağı ve sütü birebir ölçülerde iyice karıştırıyorum. Yufkanın tamamına sürüyorum. Sonra da iyice yıkanmış çiğ ıspanağı doğrayıp beyaz peynirle karıştırarak iç harç yapıyorum. Harcı yufkanın ortasına serip ikiye katlıyorum. Tekrar karışımdan sürüp rulo şeklinde yuvarlayıp tepsiye diziyorum. Bütün yufkaları aynı şekilde hazırlayıp kaldığı yerden devam ettiriyorum. Bütün yufkalar bitince o karışımın içine bir-iki yumurta sarısı ekleyip böreğin üstüne sürüyorum. Fırını önceden 180 derece ısıtıp yaklaşık 45 dakika altının üstünün iyi kızardığını arada kontrol ederek pişiriyorum.”

Oğuz Bey’in mutfağa girip sabah kahvaltısı için geceden börek hazırladığı da oluyormuş. Tabii, bunda 40 yıllık yoğun çalışma hayatından ayrılmanın da payı büyük. “Bunun 30 yılı Unilever’de geçti. En son Unilever’in Unipro adındaki endüstriyel gıda şirketinin başındaydım. Yaklaşık 20 sene orada genel müdürlük yaptım. Unilever o şirketi bir yabancı gruba sattı. Orada da beş sene çalıştım ve nihayet 2018 sonunda profesyonel hayatı bıraktım. Şu anda Unilever’den emekliyim.”

“EVİMİN TADINI ÇIKARIYORUM”

Oğuz Bey işini çok sevdiği halde emeklilik hayatından çok memnun. “Öyle boşluğa falan düşmedim. Evimin tadını çıkarıyorum,” diyor. Bir yandan da oğulları Arda ve Umut Özkan’ın Alaçatı’da inşa ettiği otel işiyle de yakından ilgileniyor. Oğuz Bey’in Arnavut göçmeni ataları 1912-13’te yerleşmişler Alaçatı’ya. “Yabancı değiliz yani bölgeye. Küçük oğlum Onur Özkan mimar. Ant Yapı’nın Kartal’daki Manzara Adalar projesinde görevliydi. Çeşme’de kalp kaslarına bir virüs yerleşiyor. Kalp krizi geçiriyor tanısıyla İzmir’e sevk ediyorlar ambulansla. O süreç tabii çok kötüydü hepimiz için. Ben gittiğimde hastanede yoğun bakımdaydı. Neyse ki atlattı, hasar da kalmadı. Ama bu, onu çok etkiledi ve işi bıraktı. Doktorlar da ağır çalışma gibi tavsiyelerde bulununca abisiyle beraber kendi işimizi kuralım diye karar verdiler. Alaçatı’da bir arsamız vardı. O arsaya şimdi otel yapılıyor. Ali Arda inşaatın başında, Onur da şimdilik beş yıldızlı bir otelin ön bürosunda çalışıyor, muhtelif departmanlarda da çalışacak. Deneyim elde etmek için. 13 odalı, havuzu olan, oda kahvaltı şeklinde Alaçatı’ya has butik bir otel olacak.”

Aylin Hanım ve Oğuz Bey, abi kardeşin ortak işleteceği otel işlerine yardımcı olmak için Alaçatı’da ev bakıyorlar ve çok heyecanlılar. “Biz de Aylin’le beraber otelde onlara destek olacağız. Yani bir aile işletmesi gibi düşünüyoruz.” Yılın bir bölümünü orada geçirecekler. Tabii Sena Almanya’ya giderse sık sık onun yanına da gitmeyi planlıyorlar.

GAYRİMENKULDE GÜVEN ÖNEMLİ

Özkan çiftinin Ant Yapı’yla tanışıklıkları, şirketin kuruluşundan da öncesine dayanıyor. “Biz Aylin’le evlendiğimiz 99 yılında Ataşehir’de sekizinci katta oturuyorduk. Tam karşımızda da bir inşaat başlamıştı. Hummalı bir şekilde çalışıyorlar, hızlı bir şekilde ilerliyorlar, kaliteli bir görünümü var inşaatın. Sonra binalar çıkmaya başladı, biz de tam karşısında izliyoruz inşaatı. Merak ettik bir gidelim konuşalım dedik. Mehmet Bey’le ilk defa o zaman tanıştık. Bizi son derece güzel ağırladı. Hâlâ aynı tarzını devam ettiriyor. O gün neyse bugün de aynıdır. Müşteriyle birebir ilgilenir, birebir kendisi konuşup satar daireyi.”

Ömerli’ye gitmeden üç-dört sene yaşamışlar Flora projesinde. “Sonra Ümraniye’de Antrium projesi oldu. Ben oradan iki daire aldım Mehmet Bey’den yine. Sonra Ant Yapı’nın bağımlısı olduk bir nevi. Muhtelif projelerinden evler aldık, değiştirdik. Takas yaptık falan, en son işte buraya geldik. Antrium’daki evim hâlâ duruyor kirada. En son Antasya’dan almıştım ama sattım onu. Antorman’a girmiştik. Sonra takasla buraya çevirdik. Burada da aslında ikinci evim. İlk önce C Blok’taydık biz. 1.5 sene önce manzara açısından burayı  tercih ettik. Buranın sahibi bahçe dubleksine geçince takasla aldık burayı. Bunları hep Mehmet Bey organize ediyor.”

Ali Arda ve Onur Özkan, Alaçatı’da butik bir otel inşa ediyorlar. Aylin Hanım ve Oğuz Bey de inşaat bitince, otelin işletmesine destek olmak için Alaçatı’da daha uzun vakit geçirmeyi planlıyor.

“Gayrimenkul yatırımında güven çok önemli. Bir de kaliteli iş yapması. Bunların hepsi bir arada Ant Yapı’da açıkçası. Bir de sonuna kadar projenin arkasında durması. Bir sorun olduğu zaman Ant Yapı gelir bunu onarır. Sattım bitti diye bir şey yok. Ant Yapı’ya da en büyük bağlılığımızın nedeni işte güven. Ant Yapı’dan başka hiçbir yerden artık almadım zaten o günden beri. Birikimlerimizle aldık, takas yaptık. En son buraya geldik.

Oğuz Bey, birçok arkadaşının da Ant Yapı’dan daire sahibi olmasına vesile olmuş. “Zaten Ant Yapı’nın reklamla falan çok işi olmaz. Projeleri bilen insanlar topluluğunun tavsiyeleri üzerine oluşmuş bir müşteri grubu vardır. Hâlâ devam eder sistem.”