İstanbul’dan Hatay’a
ÇAĞDAŞ SANATIN İZİNDE

Son yıllarda, kimi Karadeniz’in ücrasında kimi Anadolu’nun bağrında Çağdaş Sanat Müzeleri yükseliyor. Her biri geleceğin mimarisinden izler taşırken bir yandan da vücut buldukları topraklarla uyum sağlıyor.  

Doğanın yeniden doğmak üzere yavaş yavaş uykuya yattığı sonbahar, sanatın ise uzun bir uykudan gerinerek uyanmasına ve enerjik bir şekilde çiçek açmasına neden oluyor. Biz de bu yüzden, son yıllarda gurur verici örnekleriyle dünya standartlarını yakalayan Çağdaş Sanat Müzelerinin izinde bir seyahat rotası çizmek istedik. İstanbul, Eskişehir, Bayburt ve Hatay’daki Türkiye’nin Çağdaş Sanat Müzeleri’ni mercek altına aldık.

İSTANBUL MODERN: ŞİMDİNİN PEŞİNDE

İlk durağımız İstanbul. Çağdaş Sanat Müzelerinin ülkemizdeki ilk örneği olan İstanbul Modern, Karaköy Limanındaki 4 numaralı antrepoda 2004 yılında faaliyete geçti. İstanbul Modern, Türkiye’nin sanatsal yaratıcılığını ve kültürel kimliğini ulusal ve uluslararası sanat ortamıyla paylaşma hedefiyle yola çıktı. Disiplinler arası etkinliklere ev sahipliği yapan 

İstanbul Modern, modern ve çağdaş sanat alanlarındaki üretimleri evrensel bir anlayışla koleksiyonunda toplayıp sanatseverlerin erişimine sunuyor.

Çağdaş sanat müzelerinin ülkemizdeki ilk örneği İstanbul Modern, üç yıllığına İstiklal Caddesine taşındı.
Çağdaş sanat müzelerinin ülkemizdeki ilk örneği İstanbul Modern, üç yıllığına İstiklal Caddesine taşındı.

İstanbul Modern, ziyaretçilerini etkin bir şekilde sanata katılmaya teşvik ediyor. Mayıs 2018 itibariyle de Karaköy’deki yeni binanın inşası tamamlanana kadar üç yıllığına İstiklal Caddesindeki Union Française binasına taşınan İstanbul Modern’e yolunu düşürenler Canan Tolon’un “Sen Söyle” isimli sergisinin yanı sıra bir koleksiyon seçkisi olan “Şimdinin Peşinde”yi gezebilir ya da Çağdaş Rus sinemasının seçkin örneklerinden oluşan “Bir Başka Rusya” programının keyfini çıkarabilirler. 

ARTER: SANATA DAHA ÇOK ALAN

Vehbi Koç Vakfı kuruluşu olan Arter, 2010 yılında Beyoğlu İstiklal Caddesinde faaliyete geçti. Dokuz yılda 35 sergi, 37 yayın ve 183 yeni eserin üretimine katkı oluşturan Arter, 13 Eylül 2019’da Dolapdere’de mimarisi “şeffaflık ve akışkanlık” motiflerinden esinlenen yeni binasının kapılarını sanatseverlere açtı. Dolapdere’nin çehresini değiştirmeye aday Arter bünyesinde Türkiye’nin çağdaş sanat alanındaki belleğini bir arada tutmayı hedefleyen bir çağdaş sanat koleksiyonu oluşturuluyor. 

Arter’in yeni binası Dolapdere sakinlerinin de buluşma mekânı olmayı hedefliyor. 

Arter’in Dolapdere’deki binası da başlıbaşına bir sanat eseri. Mimarisi “şeffaflık ve akışkanlık” motiflerinden esinleniyor.
Arter’in Dolapdere’deki binası da başlıbaşına bir sanat eseri. Mimarisi “şeffaflık ve akışkanlık” motiflerinden esinleniyor.

Bunun için de ekim ayından itibaren her perşembe öğle yemeğine komşuları davet edip ortak projeler geliştirmek amaçlanıyor. Açılış dolayısıyla 34 sanatçının eserlerinden oluşan “Saat Kaç?” sergisinin yanı sıra “Kelimeler Pek Gereksiz”, “Altan Gürman”, “Ayşe Erkmen: Beyazımtırak”, “Rosa Barba: Gizli Konferans”, “İnci Furni: Bir An İçin Durdu” ve “Céleste Boursier-Mougenot: offroad, v.2” sergileri gezilebilir

Önümüzdeki yıllarda Dolapdere’nin belki de İspanya’nın sanayi kenti Bibao’nun Guggenheim sayesinde bir sanat adasına dönüşmesi misali, dönüşümüne şahitlik edeceğiz. Bu heyecan verici umuda ortak olmak için bile Arter’I ziyaret etmeye değer. Hatta şimdiden fotoğrafla, videoyla bugünü tarihe not etmek güzel olmaz mı?

BORUSAN CONTEMPORARY: SANAT PERİSİ

Borusan Contemporary’de sergiler, etkinlikler, eğitici aktiviteler, yeni eserler, mekâna özgü yerleştirmeler gibi çeşitli programların yanı sıra 800’ü aşkın eserden oluşan Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu sizi bekliyor. Çocuklar, gençler ve yetişkinler için düzenlenen atölye ve etkinliklerde katılımcılar çağdaş sanatla aktif bir şekilde buluşma olanağı yakalıyor. Borusan Contemporar’de ayrıca “Söylenir ve Yarım Kalır Bütün Aşklar Yeryüzünde II” ve “Bill Viola: Geçici” başlıklı güncel sergiler de gezilebilir.

Borusan Contemporary hafta içi ofis, hafta sonları ise müze hizmeti veriyor. Müze Cafe’nin Boğaz manzarası da nefes kesici.
Borusan Contemporary hafta içi ofis, hafta sonları ise müze hizmeti veriyor. Müze Cafe’nin Boğaz manzarası da nefes kesici.

Borusan Contemporary aslında bir ofis müze. Borusan Holding’in Perili Köşk’teki ofisi, hafta sonları müzeye dönüşüyor ve ziyarete açılıyor. Müze hafta sonları, 10.00-19.00 saatleri arasında açık. Müze Cafe’nin Boğaz manzarası ise nefes kesici.

ELGİZ MÜZESİ: DİNAMİK, GENÇ, HER DEM TAZE

Koleksiyoner Sevda ve Can Elgiz tarafından 2001’de Maslak’ta kurulan Elgiz Müzesi, çağdaş sanatın gelişimini sağlamak misyonuyla hareket eden taze bir müze. Elgiz Müzesi, çok sayıda genç sanatçı ve küratörün projesine yer veriyor, eğitimler ve sosyal programlar düzenliyor.

Çağdaş sanatın gelişimini sağlamak misyonuyla hareket eden Elgiz Müzesi, eğitimler ve sosyal programlar da düzenliyor.
Çağdaş sanatın gelişimini sağlamak misyonuyla hareket eden Elgiz Müzesi, eğitimler ve sosyal programlar da düzenliyor.
Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi’nde dinamik bir yapı ve geleceğe dönük bir bakış açısıyla genç sanatçılara özel destek veriliyor.
Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi’nde dinamik bir yapı ve geleceğe dönük bir bakış açısıyla genç sanatçılara özel destek veriliyor.

Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi’nde dinamik bir yapı ve geleceğe dönük bir bakış açısı için genç sanatçıların da işin içinde olmasına özen gösteriliyor. Pazar ve pazartesi günleri kapalı olan müzeyi, haftanın diğer günlerinde ücretsiz olarak gezebilirsiniz. Gezinizin sonunda da yan tarafta yer alan, son yıllarda ülkemizde gelişen gastronomiye değerli katkılar sunan Mutfak Sanatları Akademisi’nin (MSA) kafeteryasına uğrayabilirsiniz. Geleceğin belki de dünyaca ünlü şeflerinin elinden çıkma menüyle günün keyfini mühürleyebilirsiniz.

OMM: ODUNPAZARI’NDA
ÇAĞDAŞ SANAT VAHASI

OMM (Odunpazarı Modern Müze), Türkiye’den ve dünyadan modern ve çağdaş sanat eserlerinin sergilendiği bir buluşma noktası olarak 17 Eylül 2019’da kapılarını açtı. Bu yılın belki de en sansasyonel sanat olaylarından olan OMM, binasıyla da coğrafyasıyla da dikkat çekiyor. Eskişehir’in tarihi Odunpazarı evlerinin arasında yer alan OMM binası, Odunpazarı bölgesinin tarihi dokusunu çağdaş bir bakış açısıyla buluşturuyor. OMM, gündüz olduğu kadar gece de semte hayat veriyor ve etkileyici mimarisiyle şehrin simgesi olarak anılıyor. 

Tarihi Odunpazarı evlerinin arasında yer alan OMM, bölgenin tarihi dokusunu çağdaş bir bakış açısıyla buluşturuyor.
Tarihi Odunpazarı evlerinin arasında yer alan OMM, bölgenin tarihi dokusunu çağdaş bir bakış açısıyla buluşturuyor.

OMM’un çatısı altında resim, heykel, enstalasyon ve yeni medya sanatından örnekler yer alırken kalıcı koleksiyonda Nejad Melih Devrim, Jaume Plensa, Fahrelnissa Zeid, Marc Quinn, Canan Tolon, İnci Eviner, Erol Akyavaş, Burhan Doğançay, Erdağ Aksel, Julian Opie ve Gülsün Karamustafa gibi sanatçıların eserleri bulunuyor. “Tanabe Chikuunsai IV’ün Mekâna Özel Yerleştirmesi”, “Vuslat” ve “Marshmallow Laser Feast” (Çok Algılı, Üç Boyutlu Yerleştirmeler: Ağaca Övgü & Bir Hayvanın Gözlerinden) başlıklı güncel sergiler şu sıralar OMM’a uğrayacak olanlara doyumsuz bir sanat şöleni vaat ediyor. Elbette Odunpazarı’na gitmişken orada hiç olmazsa bir hafta sonu geçirmek ve bölgenin dünyaca ünlü tarihi evlerini görmek de güzel bir sonbahar seyahat rotası olabilir.

BAKSI: SANATLA ŞİFA VEREN MÜZE

Eski adıyla Baksı, bugünkü adıyla Bayraktar köyünde yükselen bu sıra dışı müzeden daha önceki sayılarımızda da söz etmiş, kurucusu akademisyen sanatçı Prof. Dr. Hüsamettin Koçan’la da bir söyleşi yapmıştık. Ancak bu başlık altında bir kez daha hatırlatmak istiyoruz bu ödüllü müzeyi. Baksı Müzesi, bu coğrafyada doğan ancak göç eden ve yıllar sonra topraklarına tüm dünyada tanınan bir sanatçı olarak dönen Koçan’ın kişisel düşünü gerçeğe dönüştürmesi aslında. 

Coğrafyanın sanata engel olmadığının belki de en güzel kanıtı olan Baksı Müzesi, 2010’dan bu yana faaliyette.
Coğrafyanın sanata engel olmadığının belki de en güzel kanıtı olan Baksı Müzesi, 2010’dan bu yana faaliyette.

Sergi salonları, depo müze, atölyeler, konferans salonu, kütüphane ve konukeviyle 40 dönümlük bir araziye yayılan Baksı Müzesi, 2000 yılında filizlendi. Zorlu bir yolculuğun sonunda 2010 Baksı Müzesi kapılarını ziyaretçilerine açtı. 2012 yılında müzenin yeni sergi salonu olan Depo Müze sanatseverlerle buluştu. 

Gelenekselle çağdaşı buluşturan Baksı, bünyesindeki üretim birimleriyle ekonomik hedefler oluşturan özel bir müze.
Gelenekselle çağdaşı buluşturan Baksı, bünyesindeki üretim birimleriyle ekonomik hedefler oluşturan özel bir müze.

Baksı Müzesi, kendisini sadece seyirlik bir müze olarak sınırlamayan, o bölgede yaşayan insanlara imkânlar sağlayan, eğitim veren, o topraklarda yaşamayı bir mutluluk haline getirmek isteyen bir müze. Baksı Müzesi, diğer müzelerden farklı olarak sadece bir yöne ve döneme ait olmadan gelenekselle çağdaşı aynı zeminde buluşturan, bünyesinde kurduğu üretim birimleriyle, ekonomik hedefler oluşturan özel bir kimliğe sahip.

HATAY’DA BİR ARKEOPARK

Temel kazısında ortaya çıkan dünyanın en büyük tek parça taban mozaiği, Museum Otel Antakya’yı bir otel-müzeye dönüştürdü.
Temel kazısında ortaya çıkan dünyanın en büyük tek parça taban mozaiği, Museum Otel Antakya’yı bir otel-müzeye dönüştürdü.

2010 yılında Antakya’da lüks bir otelin temeli kazılırken dünyanın en büyük tek parça taban mozaiği ortaya çıkarıldı. Yapılan arkeolojik kazılarda MS 6. yüzyıla tarihlenen mozaiğin yanı sıra, MÖ 3. yüzyıldan günümüze beş farklı yapı katmanında 13 farklı medeniyetin de izlerini taşıyan bir arkeopark çıktı ortaya. Başlangıçtaki mimari tasarımı bu bulgulara göre şekillenen otelin adını da bu kadersel keşif belirledi: Museum Otel Antakya. Açılışı, dergimizin baskısına yetişmese de önümüzdeki dönemde heyecan verici sanat rotalarından olacağını şimdiden not düşelim.