CUMHURİYETİMİZİ İNŞA EDENLER

2023’te, Atatürk’ün ‘mimarlığını’ üstlendiği Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını kutlayacağız. Biz de 100. yıl şerefine, bu ülkenin en önemli inşaat firmalarından biri olarak, Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren hayata geçirilen değerli tasarım ve inşaat projelerine Ve cumhuriyetimizi eserleriyle inşa edenlere yer vermeye çalıştık.

Milli egemenliğimizin mimarı Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün en önemli eseri, bu yıl 100. yılını kutladığımız Türkiye Cumhuriyeti’dir. Atatürk’ün önderliğinde, Cumhuriyet’in ilk dönemlerinden itibaren ülkemizin kentsel ve kırsal alanlarının kalkınması hedeflenerek pek çok tasarım ve inşaat faaliyeti gerçekleştirildi. Bunların içinde büyük kamusal yapılar, imar planları, modern konut projeleri gibi tasarımlar yer aldı.

‘Zamansız’ Projeler ve ilk kadın mimarlar

Türkiye’nin inşaat mühendisliği alanındaki başarılarının ilk adımı, 1923’te atılmaya başlandı. 1930’lu ve 40’lı yıllarda yabancı kökenli (ağırlıklı olarak Almanya, Avusturya ve İsviçre’den) mimarlar Türkiye’ye çağrılarak, kamu yapıları inşa ettirildi. II. Dünya Savaşı ve sonrası, yani Türkiye’nin dış dünyadan izole olduğu 1940’lı yıllarda başlayıp 1950’lere kadar süren dönemde ise ‘İkinci Ulusal Mimari Akımı’ etkili oldu.

Türkiye’nin bu hareketli mimarlık ortamında, her ne kadar sayıları az da olsa kadın mimarların mesleki alanda etkinlikleri oldukça fazla olmuştu. Bu dönemde, bazı Batı ülkelerinde bile kadın mimarlar, mesleki eğitim alma, mesleğe kabul edilme ve konut tasarımı dışındaki uygulama alanları konusunda kısıtlamalarla karşılaşırken, Türkiye’de kadınlar büyük ölçekli mimarlık yarışmaları, kamusal yapıların tasarımı ve uygulaması, tarihi yapıların restorasyonu gibi mesleğin her alanında etkin rol almışlardı.

Cumhuriyet’in ilanından günümüze ülke toprakları üzerinde yapılmış, zamanının sosyoekonomik, coğrafi ve fiziki şartları düşünüldüğünde yenilikçi ve ilericiliğin simgesi olan mimari ve restorasyon projeleri arasından Ant Yapı olarak seçtiklerimiz ve hikayeleri şöyle…

FLORYA ATATÜRK DENİZ KÖŞKÜ / SEYFİ ARKAN

‘Atatürk’ün mimarı’ olarak bilinen Seyfi Arkan’ın bu sıra dışı tasarımı, Türkiye’deki modern mimarlığın en önemli örneklerinden ve dönemin sembollerinden biri oldu.

Tek katlı yapı, büyük kazıklar üzerinde ve kıyıya 90 metre uzunluğunda bir köprüyle bağlandı. Özel olarak tasarlanmış malzeme ve bağlantı parçaları ile yapımı 48 günde tamamlanmış ahşap bir binadır. L-biçimli plan şeması, yaşam ve servis alanlarının birbirinden fonksiyonel olarak ayrılışını yansıtır. İhtiyaç programı Atatürk’ün yaşamının son yıllarında gereksinim duyduğu özel bakım göz önünde bulundurularak oluşturuldu. Florya halk plajının hemen yanında konumlanışı, binanın yeni yaygınlaşan denize girme eylemini vurgulamasına neden olurken, Atatürk’ün de halka yakın kalmasını sağlamıştı. Bugün, müze olarak kullanılıyor. 

ULUDAĞ SENATORYUMU / LEMAN CEVAT TOMSU

Prof. Dr. Leman Cevat Tomsu, Türkiye mimarlık tarihinin arka planında kalmış, görünmez isimlerden biridir. Türkiye’de mimarlık diploması alan ilk iki kadından biri (diğeri Münevver Belen) ve İstanbul Mimarlar Odası’na kaydolan ilk kadın mimardır. Tomsu, İstanbul Belediyesi İmar Müdürlüğü’nde şehircilik uzmanı Martin Wagner’in yanında çalışarak mesleğe başladı. 1940’a kadar İstanbul Belediyesi’ndeki çalışmaları ve girdiği proje yarışmaları ile kendini gösterdi.

Atatürk; Cerrahpaşa Hastanesi’ni 1936’daki ziyaretinde, hastanenin en eski yapısının balkonundan Marmara’yı seyrederek “Bu hastane, at nalı şeklinde sahile kadar inmelidir” diye söyler. O sırada ise hastaneye ait sadece toplam 4 adet yapı vardır. Tomsu’nun projeleri arasındaki Cerrahpaşa Poliklinik Binası, 1941 tarihlidir.

HAYDARPAŞA İSKELESİ / VEDAT TEK

Haydarpaşa İskelesi, İstanbul’u demiryoluyla Anadolu’ya bağlayan Haydarpaşa Garı’nın hemen önünde yer alır. Gar ile İstanbul’un Avrupa Yakası arasında kolay ulaşımı sağlamak amacıyla inşa edilmiştir. 1915’te Türk neo-klasiği üslubunda yapılan bu vapur iskelesi Osmanlının son eserlerinden biridir. Mimarisi, duvarlarını kaplayan Kütahyalı çini sanatçısı Mehmed Emin Usta’nın çinileri ve içindeki ahşap oyma işleriyle Türk milli mimari akımının en başarılı örneklerinden biridir.

Mimarı Mehmet Vedat Tek ise Türkiye’nin formel eğitim görmüş ilk Türk mimarıdır. Vedat Bey, Türklerin mimarlık mesleğini beceremeyeceği koşullanmasını yok etmek için özel bir çaba harcamıştır. Birinci Ulusal Mimarlık Akımı’nın Mimar Kemalettin Bey ile birlikte en önde gelen iki isminden biri olan Tek, 1925’te Sanayi-i Nefise Mektebi’ndeki ilk Türk öğretim görevlisi olmuştur. 1930’lu yıllarda pek çok apartman yapan Tek, Teşvikiye’de 1928’de kendisi için yaptırdığı apartmanda yaşamıştır.

BURSA HALKEVİ / MÜNEVVER BELEN GÖZELER

Türkiye’nin ilk kadın yüksek mimarı ve İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nin ilk kadın mezunlarından olmasıyla tanınan Münevver Belen Gözeler, modern tarzı benimsemiş, uzun seneler boyunca mimar Leman Tomsu ile İkinci Ulusal Mimarlık Akımı’na paralel bir üslupla çalışmıştır. Cumhuriyet’in ilk kadın mimarlardan biri olmasına rağmen kariyer geçmişi çok iyi belgelenememiştir. Kariyeri boyunca memur olarak çalışmış, mimari projeleri devlet görevlisi sıfatıyla tanımlanmıştır. Kendi projeleri olmasına rağmen ne yazık ki çoğu çalışması isimsiz kalmıştır.

Münevver Belen Gözeler’in tasarladığı Bursa Halkevi, bir mimarlık yarışmasında birincilik ödülü almıştır. Bu yapı özellikle avlu düzeni ile dikkat çeker. 1935’te modern bir üslupla tasarladığı PTT binaları ise dört tasarım serisinden oluşur.

TÜRK DİL KURUMU BİNASI / CENGİZ BEKTAŞ

Türk Dil Kurumu projesi, Cumhuriyet mimarlığının en önemli 20 binasından biridir. “Bu yapıyı o kadar özel kılan neydi?” sorusunu ise mimarı Cengiz Bektaş verdiği bir röportajda şöyle açıklıyordu: “Ankara’da o dönem yapılar Atatürk Bulvarı’na bakmazdı. Çünkü orası batı yönüydü. Sen bunun için buradasın, batı cephesine nasıl bakılacağını bilmen gerekiyor. Çünkü Ankara’nın en önemli caddesine sen arkanı dönersen, oraya kapalı olursan, her şeyden önce insana saygısızlık etmiş olursun. Türk Dil Kurumu Binası batı yönüne bakar. Her kat 15 cm alttakinden taşmıştır. Oradan süzgeçle hava gelir ve yukarıdan çıkar, batıda çalışmanın hiçbir zararı yoktur.”

Aynı zamanda şair ve yazar da olan Cengiz Bektaş, uluslararası ve ulusal mimarlık yarışmalarında 25’in üzerinde ödül almış, Cumhuriyet Dönemi örnekleri arasında sayılan yapılar tasarlamıştır. Şiirleri 16 dile çevrilen Bektaş’ın mimarlık ve kültür konularını da işleyen toplam 106 yapıtı vardır.

ANKARA ETNOGRAFYA MÜZESİ/ ARİF HİKMET KOYUNOĞLU

Etnografya Müzesi, Cumhuriyet döneminin önemli mimarlarından biri olan Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından yapılmıştır. Bina dikdörtgen planlı olup tek kubbelidir. Müze önünde at üstünde duran bronz Atatürk Heykeli 1927’de Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı tarafından İtalyan sanatkar Pietro Canonica’ya yaptırılmıştır. Günümüzde, Türk sanatının Selçuklu devrinden zamanımıza kadar devam eden örneklerinin sergilendiği bir müzedir.

Cumhuriyet’in ilk dönem mimarlarından ve fotoğraf sanatçısı olan Arif Hikmet Koyunoğlu, askerlik sonrası İstanbul işgal altında olduğu için fotoğrafçılığa yöneldi. İşgal güçlerinin baskısı üzerine 1922’de Ankara’ya kaçtı. Daha sonra burada mimarlığa devam eden Koyunoğlu’na 1981 yılında Atatürk Sanat Armağanı verildi.

RUMELİ HİSARI RESTORASYONU / MUALLA EYÜBOĞLU

Mualla Eyüboğlu Anhegger, Türkiye’nin ilk kadın mimarlarındandır. Şair ve ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu ile yazar Sabahattin Eyüboğlu’nun kardeşidir. Büyük ağabeyi ve İsmail Hakkı Tonguç’la beraber Köy Enstitüleri’nin kuruluşunda aktif rol almıştır. Rumeli Hisarı ve Topkapı Sarayı Harem Dairesi gibi birçok tarihi yapının restorasyonunda emeği geçen isimlerden biridir. Kendisini Leman Cevat Tomsu, Münevver Belen, Leyla Turgut ve Neriman Birce’den sonra mezun olan dördüncü kadın mimarlar kuşağında sayar.

Eyüboğlu, Köy Enstitüleri ile başlayıp Türkiye’deki belli başlı tarihi eserler üzerinde yapılan araştırma ve restorasyon çalışmalarına dek uzanan geniş bir yelpazede meslek yaşamına yaptığı çok boyutlu katkılar nedeniyle 2008 yılında Mimarlar Odası tarafından Mimarlığa Katkı Dalı’nda Başarı Ödülü’ne layık görülmüştür.

ANKARA KÖŞK APARTMANI / MUTAHHAR BAYKAM

1960’lı yıllarda orta ve yüksek gelir grubuna ait konut yapılarının hızla arttığı bölgelerin başında gelen Ankara Çankaya Mahallesi’nde yer alan Köşk Apartmanı akılcı planlaması, geniş pencereleri ile dengeli cephe kurgusu, malzeme kullanımı, özgün detayları ve iç mekanda ve cephelerde yarattığı dinamik      etkisi ile özgün bir örnektir. Cumhuriyet tarihinin ilk kadın yüksek mimar-mühendislerinden Mutahhar Baykam tarafından tasarlanmıştır.

Şehit Ersan Caddesi’ndeki apartman, aynı zamanda Mutahhar Baykam ve milletvekili Suphi Baykam’ın oğulları, ressam Bedri Baykam’ın da çocukluk evi…

NESİN VAKFI BİNASI RESTORASYONU / AYDIN BOYSAN

Bulunduğu her ortamda muhabbetiyle kalabalıkları etrafına toplayan Aydın Boysan, 63 yaşından sonra yazarlığa başlamış, geçen 30 yılda 47 kitaba ve sayısız gazete makalesine imza atmış olmasının yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği en önemli mimarlar arasındaydı.

1945’ten 1999’a kadar aktif olarak mimarlığa devam eden Boysan, Mimarlar Odası’nın kurucuları arasında yer aldı. İlk eseri Hakkâri Vilayet Konağı’ndan sonra sayısız esere imza attı. 55 yılda 15 milyon metrekare bina tasarladı.  1973’te yazar Aziz Nesin tarafından kurulan, eğitim olanaklarından yoksun    çocukların, kendini sürekli geliştiren, topluma yararlı bireyler olarak yetişmelerini amaçlayan Nesin       Vakfı’nın Çatalca’daki binası da Aydın Boysan tarafından restore edilmişti. Bugün bu binada Aziz Nesin’in bazı kişisel eşyaları da sergileniyor.

ANITKABİR / EMİN ONAT-AHMET ORHAN

1 Mart 1941’de Anıtkabir için açılan uluslararası yarışmaya Mimar Mehmet Emin Onat ve Ahmet Orhan Arda birlikte katıldı. Hazırladıkları proje 49 proje arasından birinci olarak seçildi. Emin Onat ile Orhan Arda’nın tasarımı olan Anıtkabir’in 1944’te başlanan inşası, 1953’te tamamlanmıştır. Anıt mezar binası başta olmak üzere çeşitli yapı ve anıtların yanı sıra Barış Parkı olarak adlandırılan ağaçlık alandan oluşur. 10 Kasım 1953’te gerçekleştirilen bir törenle, Atatürk’ün naaşı buraya nakledilmiştir. 1973’ten beri İsmet İnönü’nün kabrinin de yer aldığı Anıtkabir, İkinci Ulusal Mimarlık Akımı üslubunda neo-klasik olan yapıdır.

TOPKAPI SARAYI RESTORASYONU / CAHİDE TAMER AKSEL

Cahide Tamer Aksel, Türkiye’nin ilk kadın restoratörü ve mimarlık tarihimizin ilk kadın mimarlarındandır. İlk onarımları arasında, Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü’nce görevlendirildiği Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı Divanhanesi yer alır. Tarihi süreç içerisinde birçok tamir gören yalının sadece divanhanesi, havuzu, mutfağı ve iki hamamı ayakta kalabilmiştir. Yapı, Cahide Tamer’in temel müdahaleleriyle ayakta tutulmuştur.

Cahide Tamer Aksel ayrıca külliye, saray, hisar, sur, kale, su kemeri, cami, medrese, türbe, tekke,  imaret, kervansaray, sübyan mektebi, kilise, sebil, hamam gibi çeşitli türde yüzü aşkın yapının restorasyonunu da yapmıştır.

Ayasofya’nın ardından Topkapı Sarayı’na atanan Cahide Tamer’in, Topkapı Sarayı’nda özgün mimariyle ilgisi olmayan öğelerin kaldırılması ve eserlerin orijinallerine ulaşılması konusunda büyük katkıları olmuştur.

 

Bir cevap yazın