Ağaç Dediğin Hayat Gibi, Aşk Gibi

Ağaçlar salt odundan ibaret olsaydı eğer, antik destanlardan kadim efsanelere, sinemadan edebiyata kâh bilginin kâh hayatın kâh aşkın simgesi olabilirler miydi hiç. Havva’nın Bilgi Ağacı’nın yasak meyvesini koparıp Adem’e vermesiyle mi başlar ağaç güzellemesi bilinmez ama birbirinden çarpıcı dizelere konu edildiği aşikâr.

Ağacım
Mahallemizde
 
Senden başka ağaç olsaydı

Seni bu kadar sevmezdim.

Fakat eğer sen

Bizimle beraber

Kaydırak oynamasını bilseydin

Seni daha çok severdim.

Güzel ağacım!

Sen kuruduğun zaman

Biz de inşallah

Başka mahalleye taşınmış oluruz.
Orhan Veli


Sitem
Önde zeytin ağaçları arkasında yar

Sene 1946
Mevsim

Sonbahar
Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim

Dalları neyleyim

Yar yoluna dökülmedik dilleri neyleyim
Yar yar… Seni kara saplı bıçak gibi sineme sapladılar

Değirmen misali döner başım

Sevda değil bu bir hışım
Gel gör beni darmadağın

Tel tel çözülüp kalmışım

Yar yar… Canımın çekirdeğinde diken

Gözümün bebeğinde sitem var
Bedri Rahmi Eyüboğlu

Zerdali Ağacı
Havalar güzel gidiyor

Sen de çiçek açtın erkenden

Küçük zerdali ağacım

Aklın ermeden

Bak kurt gibi kalın yapılı

Görmüş geçirmiş ağaçlara

Küçük zerdali ağacım

Pişman olursun sonra

Şimdi okşar gibi hafif hafif

Bir gün yerden yere çalar rüzgar

Küçük zerdali ağacım

Bakma güzel gitsin havalar

Sallansın dalların çocuklar gibi

Bakma güneş ısıtsın varsın

Küçük zerdali ağacım

Sonra donarsın

Zemheride bahar mı olur

Akşamları seyret anlarsın

Sakın erkenden çiçek açma
Küçük zerdali ağacım…
Cahit Külebi

Arkadaşım Badem Ağacı
Sen ağaçların aptalı

Ben insanların

Seni kandırır havalar

Beni sevdalar

Bir ılıman hava esmeye görsün

Düşünmeden gelecek karakış…
Açarsın çiçeklerini

Bense hayra yorarım gördüğüm düşü…
Bir güler yüz bir tatlı söz
Açarım yüreğimi hemen
Yemişe durmadan çarpar seni karayel

Beni karasevda
Hem de bilerek kandırıldığımızı

Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza
Koo desinler bize şaşkın
Sonu gelmese de hiçbir aşkın
Açalım yine de çiçeklerimizi

Senden yanayım arkadaşım
Havanı bulunca aç çiçeklerini

Nasıl açıyorsam yüreğimi…
Belki bu kez kış olmaz

Bakarsın sevdan düş olmaz

Nasıl vermişsem kendimi son sevdama
Vur kendini sen de bu güzel havaya…
Aziz Nesin
Ceviz Ağacı
Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda,

Budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın ne polis farkında.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.

Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,

Koparıver, gözlerinin gülüm, yaşını sil.

Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.

Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul’a.

Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.

Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul’u.

Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
Ne sen bunun farkındasın ne polis farkında.
Nâzım Hikmet

Rahatı Kaçan Ağaç
Tanıdığım bir ağaç var

Etlik bağlarına yakın
Saadetin adını bile duymamış

Tanrının işine bakın

Geceyi gündüzü biliyor

Dört mevsimi, rüzgarı, karı…
Ay ışığına bayılıyor

Ama kötülemiyor karanlığı

Ona bir kitap vereceğim

Rahatını kaçırmak için

Bir öğrenegörsün aşkı

Ağacı o vakit seyredin.
Melih Cevdet Anday
Servi
Bir servi dedi ki bana;
“Rahat benim altımdadır.

Başını vurma dört yana,

Rahat benim altımdadır.

Çok koşup çok yorulmuşsun,

Yollarda yalnız kalmışsın,

Güvenip bana gelmişsin,

Rahat benim altımdadır.

Sana kökümde yer versem

Gölgemi üstüne gersem…
Hey rahat isteyen sersem!
Rahat benim altımdadır.

Serin serin uzanırsın,

Çiçeklerle bezenirsin,

Yat burada, kazanırsın,

Rahat benim altımdadır.

Yârin de gezer dolaşır,

Bir gün buraya ulaşır;

Hasretler burda buluşur,

Rahat benim altımdadır.”
Sabahattin Ali