KADINLAR VE BAYRAM…

Son dönemde farklı konular için yepyeni tarihler belirlenerek kutlama fırsatları çoğaltılsa da pek azı, 8 Mart gibi bir tarihi anlam ve öneme sahip. Bildiğiniz gibi iş hayatında kadınlara yönelik eşitsizliğe karşı bir başkaldırının sembolü olan Dünya Kadınlar Günü; toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, adaletsizliklere ve kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığa dikkat çekme günü. Ve kadınların toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel hayattaki katkılarını hatırlamak için ise bir fırsat…

Dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınlarla ilgili böyle bir hatırlatmaya hala ihtiyaç duyulması hepimizi üzse de, hayatın her alanında gerçek bir eşitlik sağlanana kadar 8 Mart’ın değeri azalmayacak.

Kadınların; dünya var oldukça hayatın her alanında yer almış, önemli tarihi dönümlerde kritik rol oynamış olmalarına rağmen, sadece cinsiyetleri nedeniyle bugün ayrımcılık ve hatta şiddet görebiliyor olmasını kabul etmemeliyiz.

Dolayısıyla da 8 Mart, “çiçek” sembolünden fazlasını hak ediyor, ciddiyetle tekrar tekrar eşitlik üzerine düşünmeyi gerektiriyor. Bir toplumdan kadını çıkardığınızda, toplumsal refahı da ekonomik büyümeyi de yakalamak olanaksızdır. Mutluluktan, huzurdan, adaletten bahsetmiyoruz bile… Eşit iş imkanlarından eşit eğitime, toplumsal hayatta söz sahibi olmaktan şiddetten korunmaya kadar pek çok alanda kalıcı adımlar atmak, hepimizin sorumluluğunda. Hepimiz, kendi ekosistemimizden başlayarak toplumsal cinsiyet eşitliği üzerinde düşünmeli ve ihtiyaç duyulan dönüşümü başlatmalıyız.

Mustafa Kemal Atatürk “Dünyada her şey kadının eseridir” sözüyle, kadının hayatın merkezindeki rolünü en iyi şekilde özetlerken ne güzel eklemiş: “Bizim toplum olarak başarısızlıklarımızın sebebi kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurlarımızdır.”

Kadın hayatın her alanında eşit şekilde var olursa, dünya daha adil, daha güzel ve daha umut dolu bir yer olur.

Toplumsal huzura giden yolda toplumsal cinsiyet eşitliğinin şart olduğunu konuştuğumuz 8 Mart, bir başka huzurlu zamana, Ramazan ayına rastladı bu yıl. Ramazan ayı da bir takvimden ibaret olan günlerin ötesinde; paylaşmanın, yardımlaşmanın ve bir arada olmanın en güzel fırsatlarından birini getiriyor. İftar sofralarının etrafında toplanırken yalnızca yemek yenmez; dostluklar pekişir, komşuluklar tazelenir, kırgınlıklar giderilir. Sahurun sessizliğinde edilen dualar, gönüllerde huzuru ve maneviyatı güçlendirir. Bu ayda yalnızca bedenin değil, kalbin ve ruhun da arınması amaçlanır. Ramazan, hepimizin çocukluğundan da bir parçadır; güzel anılarımızı hatırlatır.

Ve peşinden gelen bayram… Bayram, neşe ve sevinçle doludur. Bayram sabahında erkenden kalkmak, sevdiklerimizle kucaklaşmak, büyüklerin ellerini öpmek, küçüklere hediyeler vermek… Her biri, nesilden nesle aktarılan birer gelenek olarak nasıl da kıymetli… Kapılar açılır, kalpler birleşir; bir araya gelmenin, bir aile, topluluk olmanın anlamı bir kez daha hissedilir.

Kutlanmaya değer bu özel günleri, bir arada barış ve huzur içinde yaşamanın değerini hatırlamak için birer vesile kabul ediyor; tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyor, her birimizin çevresine umut ve sevgiyle dokunabildiği bir Ramazan ayı ve mutlu bir bayram geçirmeyi diliyoruz.

MEHMET OKAY
Yönetim Kurulu Başkanı

Bir yanıt yazın