Dizi müzikleriyle Güney Amerika’yı fethetti

Arka Sokaklar dizisiyle melodileri yıllardır dillere pelesenk olan Murat Evgin, müzikte 25. yılını kutluyor. Yaptığı dizi müzikleriyle en çok Güney Amerika’da seviliyor. Basında haberleri çıkıyor, hayranları onun şarkılarını söyledikleri videolar çekip gönderiyor. EQ Dergi okurları için Murat Evgin’le samimi bir söyleşi yaptık.

MELİS ÇALAPKULU

Bu yıl 19. sezonuyla ekranlarda yer alan Türkiye’nin en uzun soluklu dizisi Arka Sokaklar, müzikleriyle de özdeşleşmiş bir yapım. Melodisini duyduğunuz anda “Aaa bu Arka Sokaklar” diyebildiğimiz dizi müziklerini yapan isim ise Murat Evgin. Murat Evgin, başka dizilerdeki müzikleriyle de öne çıkan bir müzisyen. Üstelik yaptığı bu dizi müzikleri sadece Türkiye’de değil, farklı ülkelerde de seviliyor, ona bu ülkelerden bir hayran kitlesi kazandırıyor. Özellikle Elif dizisi için yaptığı müzikler, Meksika, İspanya, Kolombiya, Endonezya, Malezya gibi ülkelerde gösterildiğinden, dizide yer alan şarkılar da bu ülkelerde popüler olmuş. Öyle ki Evgin, geçen yıl konser vermek ve bir TV programına konuk olmak üzere Kolombiya’ya gittiğinde, yıllardır iletişimde olduğu ailelerle röportajlar yapıp, meslekteki 25. yılı için hazırladığı belgeselde kullanmak üzere kaydetmiş. 4-5 yaşındaki çocukların kendi şarkılarını ezberlediğini, 1300 kız çocuğuna Elif adının konduğunu öğrenmiş.

Murat Bey, bir röportajınızda gördüm, anneniz bir türlü sizin yurtdışında ünlü olduğunuza inanmıyormuş! Şaka bir yana, babanız Türkiye’nin en ünlü sanatçılarından biri. Ancak siz de sanki dünyaya Evgin soyadını yazdırıyor gibisiniz…

Teşekkür ederim. Özellikle bazı ülkelerde tanınıyorum, doğru. Mesela geçenlerde Kolombiya’ya gittim ve orada bir günde üç büyük televizyon kanalında konuk oldum. Bir akustik konser de verdim. Bu süreçte tam altı televizyon programına katıldık. Annem de nihayet biraz ikna olmaya başladı!

Özellikle dizi müziklerinizle tanınıyorsunuz değil mi?

Evet, esas olarak dizi müziklerim ve dizilerde kullanılan şarkılarım sayesinde tanınan bir isim oldum. Seslendirdiğim şarkılarla pek çok farklı yerden ilgi gördüm. Mesela Meksika’da… Aşk Her Şeye Rağmen ve Yaralı Kuşlar gibi şarkılarım çok sevildi. Hatta Meksika’da Kronika adlı ulusal gazetede “Murat Evgin Meksika’yı fethetti” diye büyük bir haber çıkmıştı, bayağı bir yankı uyandırmıştı. İşte böyle ilginç anılarım var.

Türk dizileri özellikle bazı ülkelerde çok seviliyor…

Evet ve öyle olunca müzikleri de büyük ilgi görüyor. Örneğin Arka Sokaklar ve Canım Annem gibi diziler Bulgaristan’da, Arap ülkelerinde çok seviliyor fakat Latin Amerika’da da önemli bir izleyici kitlesi var. Yaralı Kuşlar gibi diziler de orada oldukça popülerdi.

Neden sizce?

Bu dizilerdeki aile bağları ve dramatik yapılar, Latin kültürüyle oldukça örtüşüyor. Latinler, özellikle yaşlılara verdiğimiz değeri çok önemsiyorlar. Onlara göre, Türk dizilerindeki aile bağları çok etkileyici. Günlük dizilerde genellikle cinsellik ve şiddet yok, bu nedenle ailece izlenebilir. Bu yüzden özellikle pandemi döneminde pek çok aile Türk dizilerini izlemeye başladı. Mesela Yaralı Kuşlar dizisinin, Kolombiya’da televizyon tarihinin en çok izlenen Türk dizisi olması gerçekten ilginç. Bu dizi, Elif dizisinin ardından bir fenomen haline geldi. Elif dizisi, dünyada en çok ülkeye satılan Türk dizisi olarak büyük bir başarıya imza attı.

Siz Hindistan’da da bir klip çekmiştiniz değil mi? Oradan ilginç anılarınız var mı?

Evet. Orada film müziği bestecisi A. R. Rahman’la tanışmam ilginçti. Grammy ve Oscar ödülleri kazanmış bir besteci. Onunla çok güzel bir arkadaşlık kurduk. Kendisi Mevlana hayranıymış ve Hinduizm’den İslam’a geçmiş. Çok güzel sohbetler ettik. Sonra İstanbul’a geldi ve ona bir cümbüş hediye ettim. Hala bana cümbüşle ilgili mail atıyor, çok sevdiğini söylüyor.

Dizi müziği yaparken nelere dikkat ediyorsunuz?

Bir dizide her karakterin kendine ait bir müziği olmalı. Bu, aslında Wagner’den, operadan filme geçen bir gelenek. Mekânların ve karakterlerin birer müziği vardır. Mesela Arka Sokaklar’da Şevket Çoruh’un oynadığı karakter, Mesut Komiser. Güneydoğu Anadolu’da terör olaylarında görev yapmış. Biraz Amerikan filmlerindeki Vietnam gazisi karakterlerine benzeyen bir yapısı var. Karısından boşanmış, hayatla bir türlü bağ kuramayan bir karakter. İçe dönük, alkol sorunu var, hayata tutunma mücadelesi veriyor. Bir gün stüdyomda eski bir saz buldum, telleri paslıydı. Dedim ki, işte bu, Mesut karakterinin enstrümanı. O sazla yaptım mesela onun müziklerini. Özgür Ozan’ın müzikleri ise çok farklı. O daha komik, daha yumuşak bir tonda. Diziye bir yandan komedi, bir yandan dram ve aksiyon katmak zor. Bir yapımcıyla yurtdışında konuşmuştum. Dedi ki, “Senin güçlü olduğun yön Türk müziği. Dolayısıyla bir gün Avrupa’da bir Türk müziği ihtiyacı olursa, seni bulacaklar.”

Netflix Amerika’yla bir projede çalışmışsınız…

Evet, 2017’de. O zaman Türkiye’de bile Netflix yoktu. Epik bir müzik istediler, yani tam anlamıyla Gladyatör gibi bir film müziği. Bir CD verdim yapımcıya, içinde o zamanlar TRT’deki Filinta dizisinin müzikleri vardı. Osmanlı temalı epik bir müzikti, sazlar, bendirler falan vardı. Dedim “Bunları yapıyorum, sizin için de yapabilirim.” Ve o projede Batı müziği de ekledim.

Sonra başka yabancı projeler oldu mu?

Evet. İngiltere’de, Stuart Hanedanı’nın hayatını anlatan dört bölümlük bir belgesel dizi vardı. Onu yaptım. Ben yurtdışına çalışmayı çok istiyorum. Latin Amerika’da işlerimiz tanınıyor, biliniyor. Akşamları prime time’da yayınlanıyor bazen. Orayla da bir şey yapmak istiyorum. Görüşmeler devam ediyor.

KUTU

“Elif dizisinin soundtrack albümünü çıkarıyoruz”

Yeni projeler, albüm vs. var mı?

Şu anda Latin Amerika’da ve Balkanlar’da çok popüler olan Elif dizisinin soundtrack albümünü çıkarıyoruz. Albümde üç İspanyolca şarkı olacak. İki şarkıyı Latin Amerikalı kadın sanatçılarla söyledik, birini ise dizinin küçük kızı İzabel Damla’yla. O şimdi 15 yaşında, onunla söyledik. Beni çok heyecanlandırıyor çünkü hala bu dizi dünyada yayılıyor, Kolombiya hükümetinden biri bile diziyi biliyor. İspanya’daki Kültür Bakanı annesinin izlediğini söylüyor.

Resmen yurtdışında Türkiye’den daha çok tanınıyor gibisiniz…

Evet, mesela Aşk Her Şeye Rağmen adlı bir şarkımız vardı, İspanyolca bir versiyonunu yaptık. Binlerce İspanyolca yorum aldık. Bir Türk yorum yapmış, “Türkler hiç mi dinlemiyor bu Murat Evgin’i?” demiş. Şarkıyı dünyanın farklı köylerinden insanlar dinlemiş. Gerçekten bu şarkıların yayıldığını görmek çok heyecan verici. Benim İspanyolcaya ilgim yoktu eskiden ama insanlar sayesinde öğrenmeye başladım. Şimdi derdimi anlatacak kadar konuşabiliyorum.

Türkiye’de kitleniz kimler?

Türkiye’de özellikle Arka Sokaklar, Acemi Cadı ve Elif gibi diziler gençlere ulaşmamı sağladı. Ben bağımsız bir sanatçıydım, o dönemde şarkılarımın radyolarda çalması, kliplerimin yayınlanması zordu. Ama Arka Sokaklar’la, Acemi Cadı’yla birlikte şarkılarım geniş kitlelere ulaştı. Şimdi gençler beni çocukluklarından itibaren dinlediklerini söylüyorlar. 10 yıl, 20 yıl önce dinledikleri biri olarak beni anıyorlar.

Türkiye’deki müzik dünyasında nasıl bir yeriniz var?

İlk albümümü 21 yaşında çıkardım, Arka Sokaklar’ın müziklerini yaptığımda 26-27 yaşındaydım. O zamanlar herkes sahnede olmayı hayal ediyordu ama ben farklı bir yolda ilerlemek istedim. Zorluklarla karşılaştım ama sonunda diziler sayesinde işlerimi duyurabildim.

25. sanat yılı konseri yapacak

Gündelik hayatınız nasıl geçiyor?

Haftada birkaç günümü Arka Sokaklar’ın müziklerini yaparak geçiriyorum. Ayrıca konserler, yeni şarkılar, İspanyolca öğrenme, keman dersi… Sosyal hayatım da yoğun, arkadaş buluşmaları, galalar, festivaller. 15 yaşında bir oğlum var, onunla vakit geçiriyorum.

Dinleyicileriniz sizi nerelerde bulabilir?

Spotify ve diğer dijital platformlarda dinleyebilirler. Bu yıl 25. sanat yılı konserimi yapmak istiyorum, konuk sanatçılarla birlikte. Belki idolüm olan bazı isimleri de davet edebilirim, örneğin Nükhet Duru, Zuhal Olcay veya Moğollar. O konserde babamla düetler de olabilir, hatta Latin Amerika’dan gelen hayranlarla düetler yapabilirim. Büyük bir gece hayalim var.

Bir de YouTube programınız var…

Evet, ‘Murat’la Çok Yakın’ adlı bir müzikli sohbet programı yapıyorum. Sanat camiasından insanları, kendi yakınlarıyla birlikte davet ediyorum ve onlarla sohbetler yapıyoruz. Haldun Dormen, Mehmet Sungur gibi konuklarım oldu. Şu ana kadar 18 program çektik. Gerçekten güzel gidiyor. Şimdi üçüncü sezonu çekmeyi planlıyoruz.

Epey de olmuş…

Evet. Mesela en çok izlenen bölümümüz, Şevket Çoruh ve Özgür Ozan’ın katıldığı bölüm oldu. Bu, eski Türkiye’nin güzel televizyon programlarına benziyor. Tepkiler de çoğunlukla bu yönde, “O eski saygıyı özlemişiz” gibi yorumlar alıyoruz. Programda sakin, samimi bir hava var. Tabii ki canlı müzik var, bu da programa ayrı bir renk katıyor. Aslında, program biraz daha televizyon programı havasında. YouTube’dan öte bir format gibi. Zaten dekor ve teknik anlamda da çok profesyonel bir seviyeye ulaştık. Tam beş kişilik bir orkestrayla büyük bir stüdyoda çekimler yapıyoruz. Boğaz’ın kenarında, Beykoz Kundura Fabrikası gibi özel yerlerde de yaz bölümleri çektik. Belki ilerleyen dönemlerde bu program televizyon kanallarına da taşınabilir. Şimdilik bekliyoruz.

Bir yanıt yazın