Ant Yapı olarak kurumdan haberlerimizi sizinle paylaşmamıza, sizleri daha yakından tanımamıza, hayata dair pek çok konuda size rehberler sunmamıza aracılık eden EQ dergimizin 100’üncü sayısını hazırlamanın heyecanını ve gururunu yaşıyoruz. Bu vesileyle geçmişe dönüp, yönetim kurulu Başkanımız Mehmet Okay’ın “bu dergi bizim bebeğimiz” dediği EQ’da neler yaptığımıza birlikte bakalım…
Ant Yapı olarak faaliyet alanımız görünürde yapılar inşa etmek olabilir… Oysa bizim asıl amacımız ailemizin her bir üyesinin hayatını güzelleştirecek bir ortam sunmak. Hayata geçirdiğimiz projelerde de sakinlerimizin yaşamlarına değer katan, kolaylaştıran, güzelleştiren detayları işimizin olmazsa olmaz bir parçası olarak görüyoruz. Aslına bakarsanız ailemize EQ dünyasını katmamız da bu şekilde gerçekleşti. Sizlere hem yaptığımız işleri anlatmayı, komşularımızı sayfalarımıza konuk ederek aile üyelerimizi daha yakından tanımayı, sanatsal, gastronomik gelişmeleri sizinle paylaşarak hayatınızı güzelleştirmeyi amaçladık.
2014 yılında Yönetim Kurulu Başkanımız Mehmet Okay ilk sayımızdaki mesajında dergimizin isminin hikâyesini şöyle anlatıyordu:
“Aslında bu derginin içinde bizden çok sizler varsınız. Çünkü bu derginin ana teması yaşama ve insana dair her şey. Ailenizin her bir üyesi bu dergide kendine ait bir yön bulacak. Bu nedenle de dergimizin adı EQ (emotional intelligence) yani duygusal zeka. Bizler sizleri ve sizlerin duygularını tanıyoruz ve dergimizde bunların yansımalarını göreceksiniz. ‘Barınmak için değil, yaşamak için’ yaklaşımıyla, yani yüksek teknolojik özelliklerinin yanında yaşamsal özellikleri de çok üstün, kalite/fiyat oranı en uygun konutlar ve hizmetler üretmeye devam edeceğiz. Bu dergi birbirimizi daha iyi anlayıp haberleşmemize yarayacak bir araç olacak.”
Bugün dergimizin 100’üncü sayısını çıkarmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 100 sayı boyunca nice projeleri anlattık, nice dostlarımızla sohbet ettik, hayata dair nice sanat ve kültür etkinliği duyurduk. Gelin hatırlayalım…
Bizim için en kıymetli değerlerden biri, bizim de pek çoğuna imzamızı bıraktığımız kentler… Şehirlerden, İstanbul’un farklı semtlerinden bahsettik ama aynı zamanda sizin gezilerinize ışık tutacağına inandığımız rotalara da değindik. Bunlar bazen İstanbul’un en keyifli bisiklet rotaları, bazen yılbaşı öncesi farklı farklı yerlerde kurulmuş Noel pazarları, bazen Çeşme’den Ayvalık’a Ege’nin en güzel tatil kasabaları ya da Karadeniz kıyılarındaki kış turizminin en favori noktaları oldu.
Pek çok başarımızı da yine sayfalarımızdan size duyurduk. ‘Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi’ sıralamasında ilk 100’de bulunduğumuzu, aldığımız ödülleri, yeni projeleri her zaman ailemize haber verir gibi heyecanla, gururla anlattık.
Ant Yapı ekibi olarak heyecanla tamamlanmasını beklediğimiz projelerimizi de her fırsatta siz okurlara anlatmak, göstermek istedik. Bunlardan bir tanesi 74’üncü sayımızda yer alan Londra’nın en lüks semtlerinden Belgravia’da başlattığımız mega lüks Belgravia Gate projesi oldu. 19’uncu yüzyıldan kalma bir malikanenin dış cephesi aynı kalacak şekilde restore ederken diğer kısımları yıkıp yeni bir yaşam alanı sunmayı amaçladığımız bir proje. Aynı şekilde Rusya’da, Amerika’da, Türki Cumhuriyetler’de de yapımına yeni başladığımız projelerin duyurularını dergimizin okurlarına sunmak, sahip olduğumuz heyecanı her seferinde çoğalttı. Sizden gelen güzel dönüşlerle bunu bir adım daha ileri götürdük ve son sayılarımızda ülke ülke hangi projelere imza attığımızı anlatan dosya yazılarımızla da aktardık.
Hevesle duyurduğumuz projelerimizden bir tanesi de Bodrum’un bir cennet limanındaki,Anthaven Aspat oldu. Antikmedeniyetlerle iç içe, eşsiz bir doğaya sahip Aspat, Bodrum’un nadir korunmuş koylarından bir tanesi. Ant Yapı olarak bizler de Aspat’ta denizi, tarihi ve doğasıyla barışık, huzurun limanı olmaya adayyepyeni bir projeyi hayata geçirdik. Ant Yapı’nın ayrıcalıklı projesi olarak nitelendirebileceğimiz bu cennetten bir kara parçası yerin ilk etap satış haberini 83’üncü sayımızla duyurduk. Proje hayata geçirilip satışlar başladığında da misafirlerimizi ve siz okurları yalnız bırakmayıp ‘Komşumuzu Tanıyalım’ dedik ve Anthaven sakinlerinin birbiriyle yakın temas kurabilmeleri için, her sayıda birer komşumuzu tanıttık.
Ant Yapı Ailesi’nin birbirini tanıması, kaynaşması bizim için hep önemli oldu. EQ’nun daha ilk sayısında ‘Next Door’ sayfalarımızda “Ev alma, komşu al” diyerek 7000A Residence’daki Mustafa ve İlknur Çınar çiftini ve oğulları Tolga’yı ağırladık. “Sürekli tatil hayatı yaşıyoruz, özellikle yazın burası tatil köyü gibi oluyor” diyen aile bunun nedenini sitedeki sosyal aktiviteler ve sosyal ilişkiler olarak göstermişti. İlknur Hanım “Ben örnek daireyi görünce çok beğendim. Ant Yapı’nın dürüst yaklaşımı, sadece ‘konut satayım, gerisi önemli değil’ şeklinde bir düşüncelerinin olmaması kararımızda etkili oldu” diyordu.
Dergimizde çeşitli yörelerden, dünyanın çeşitli ülkelerinden tadına doyulmaz tariflere yer verdik; şeflerle sohbet ettik. Bunlardan biri de adını sıkça duyduğumuz İstanbul’daki Nicole Restaurant’ın şefi ve sahibi Aylin Yazıcıoğlu’ydu. Çok parlak bir akademik kariyeri, en az o kadar başarılı olacağı mutfak şefliği için bırakmayı göze alan Aylin Yazıcıoğlu’nun kariyerini, her defasında bir kez daha başlamayı göze alabilen cesur insanlara ilham olması adına 80’inci sayımızda sizlerle paylaştık. Kendi alanlarında hedefledikleri noktalara gelmeyi başarabilen, çalışkan, emek veren insanları sayfalarımıza getirmek bizler için her zaman bir onur oldu ve olmaya da devam edecek.
Sanat ve sanatçılar EQ Dergi ve Ant Yapı olarak her zaman takip ettiğimiz, arkalarında bıraktıkları izlerle kendimizde bir yer açtığımız alan oldu. Türkiye’nin ilk çağdaş sanat müzesi İstanbul Modern, üç yıllığına Beyoğlu’na taşındığında, bölgenin gözde tarihi yapılarından Union Française, geçici konaklama yeri oldu ve bizde buranın tarihçesini paylaştık. 78’inci ve 79’uncu sayılarımızda 15. İstanbul Bienali’ni takibe çıktık. Önce nasıl gelişeceğini, kimler tarafından hazırlanacağını anlattığımız uzun bir sanat rehberi hazırladık, ardından Bienal sonrası diyerek beğendiklerimizi aktardık.
Geçtiğimiz aylarda değerli sanatçı Ferhan Şensoy’un ölümünün ardından, kendisine son vedamızı onun bir şiirini hatırlayarak sayfalarımızdan yaptık mesela… 90’ların unutulmaz seslerinden Deniz Arcak’la sahneleri bıraktıktan sonra açtığı müzik okulunda buluştuk. Köşe yazarı Mutlu Tönbekici, sanat tarihçisi Gül İrepoğlu, oyuncu Muhammet Uzuner, modacı Özlem Süer, tiyatrocu Şahika Tekand, yazar Mario Levi, heykeltıraş Cem Sağbil sayfalarımızda yer verdiğimiz önemli sanatçılardan bazılarıydı.
83’üncü sayımız itibariyle bizler için de yeni bir sayfa daha açıldı ve dergimizi online mecraya taşıdık. Böylece sizlere daha kolay ulaşabileceğiniz, parkta, bahçede otururken elinizin altında olacak bir okuma platformu oluşturmayı amaçladık. Blog içeriğimizi Türkçe ve İngilizce hazırlayarak hem dünyadaki Ant Yapı dostlarına ulaşmış, hem de Türkiye’deki yabancı misafirlerimizi de Ant Yapı Ailesi’nde yaşanan gelişmelerden haberdar etmiş olduk.
Geriye dönüp baktığımızda görüyoruz ki bayramların çoşkusunu da sayfalarımızda birlikte yaşadık, yeni yıla da birlikte girdik, her türlü sevinci de birlikte kutladık… Bu nedenle 100’üncü sayıyı çıkarmanın gururunu da sizlerle paylaşmak istedik. Bugüne kadar bizimle beraber heyecanlanan, gururlanan tüm Ant Yapı dostlarına bu macerada bizimle birlikte yürüdükleri için bir kez daha teşekkür etmek isteriz. Daha nice güzel haberlerle, yeni sayılarımızda görüşmek dileğiyle…
Sevgili Mehmet bey ve butun calisma arkadaslarini candan kutlar, basarilarininizin devami temenni ederim, sevgilerimle