Sıradışı sesi ve sahne performansıyla dünyanın en güçlü vokallerinden kabul edilen Queen grubunun efsane solisti Freddie Mercury, ölümünden 27 yıl sonra bir kez daha liste başı. Bunda, grubun alemetifarikası sayılan şarkısı Bohemian Rhapsody’nin adını taşıyan filmin gişe başarısının da etkisi büyük.
Queen, Beatles’dan sonra İngiltere’deki bütün zamanların en büyük rock grubu. Gerçek adı Farrokh Bulsara olan grubun solisti Freddie Mercury ise sesi, sahnedeki duruşu ve şovuyla dünyanın tartışmasız en güçlü vokallerinden.
Opera ile rock müziği harmanlayarak yeni bir müzik anlayışıyla dünyayı kasıp kavuran Mercury, Queen’in dünya çapında bir grup olmasında en önemli etken. Zira Mercury’nin vokalistliği üstlenmesiyle birlikte Queen kısa sürede, 300 milyonu aşkın bir satış başarısı elde etti.
Bohemian Rhapsody, Somebody to Love, We Are the Champions, Don’t Stop Me Now, Killer Queen ve Crazy Little Thing Called Love gibi pek çok uluslararası hit parçada Mercury’nin imzası var. Queen ile yaptıkları çalışmaların yanı sıra Mercury iki de solo albüm çıkardı: Mr. Bad Guy (1985) ve Barcelona (1988).
Kimilerine göre Mercury ayrıca ilk Asyalı rock star. Oysa Mercury, kökenlerini hayranlarından gizledi. Uzun zaman doğuştan İngiliz sanılan Mercury aslında 5 Eylül 1946’da, o zamanlar İngiltere’nin sömürgesi olan Zanzibar’da doğdu. Aslında İran Zerdüştlerinden olan ailesi, inançlarını yaşayabilmek için Hindistan’a göçmek zorunda kalmıştı. Mercury, Hindistan Bombay’da yatılı bir okula gönderildi ve piyano çalmayı burada öğrendi. Liseden mezun olana kadar teyzesiyle birlikte Bombay’da yaşadı ve ilk grubu The Hectics’e katıldı.
17 yaşında iken ailesi ile birlikte Birleşik Krallık’a taşındı. Ealing Art College, Sanat ve Grafik Tasarım bölümünden mezun oldu. Dünyanın gözü önünde bir star olunca elbette spekülasyonla gerçeği ayırt etmek de pek kolay değil. Nitekim kimileri Freddie Mercury’nin ırkçıların hedefi olmamak için etnik kimliğini gizlediği iddiasında. Oysa Queen’in ünlü bateristi Roger Taylor, Mercury’nin etnik kökenini, sadece rock müzisyeni kimliğine uymadığı için geri planda tuttuğunda ısrarlı.
AH HOLLYWOOD, SEN NELERE KADİRSİN
Freddie Mercury’nin bugün yeniden dünya listelerini altüst edecek kadar gündemde olmasının bir nedeni de Hollywood yapımı Bohemian Rhapsody demiştik yazının başında. Forbes dergisine göre film, sadece birkaç haftada dünya çapında 285 milyon dolar hasılata ulaştı. Türkiye’de 2 Kasım’da vizyona giren filmi ilk haftada 180 bin kişi izledi.
Freddie Mercury’i oynayan Rami Malek’in performansı da, hem grubun üyelerinden hem de pek çok sinema eleştirmeninden övgü aldı. Filmin yapımcıları, Bohemian Rhapsody’nin belgesel özelliği taşımadığının altını ısrarla çizse de, senaryonun Mercury ve Queen’in gerçek hikâyesini yansıtmadığı yönündeki eleştiriler de bir o kadar ısrarlı. Rolling Stone dergisi bu eleştirilerin ortaklaştığı beş ana maddeyi şöyle sıralamış:
1. QUEEN’İN KURULUŞU
Bohemian Rhapsody’ye göre, Freddie Mercury gitarist Brian May ve davulcu Roger Taylor ile ilk kez 1970’de, daha sonra Queen adını alacak olan Smile grubunun konserinde tanıştı. Basgitar ve vokaldeki Tim Staffell şans eseri gruptan yeni ayrılmıştı. Bir sonraki sahnede Mercury’nin yanına gittiği May ve Taylor önce ona şüpheyle yaklaştı, sonra Mercury de aralarına katıldı.
Gerçekteyse Freddie Mercury, grup arkadaşlarıyla çok daha önce, henüz Londra’daki Ealing Sanat Okulu’nda okurken tanışmıştı.
Tim Staffell’in de eski arkadaşı olan Mercury, Staffell, May ve Taylor’ın kurduğu Smile’ın da büyük hayranıydı. Brian May, o dönem Mercury’nin sık sık gruba katılmak için başlarının etini yediğini ama Staffell ayrılana kadar gruba onu almadıklarını hatırladığını söylüyor.
Basgitarist John Deacon’ın gruba katılma hikâyesi de gerçekte farklı.
Filmde Deacon’ın Queen ile çaldığı ilk konser 1970’deymiş gibi gösterilse de, gerçekte 1972’ye kadar grup dört farklı basgitarist denedi ve ancak 1971 yılında Deacon gruba katılabildi.
Deacon aynı zamanda May ve Taylor’ı grubun ismini “Queen” olarak değiştirmeye ikna eden kişiydi.
2. MERCURY’NİN AŞKLARI
Filmde, Mercury’nin bir dönem birlikte olduğu Mary Austin ile 1970’de gruba katılacağı gece tanıştığı anlatılıyor. Rolling Stone dergisine göreyse; Mercury ve Austin’in ilişkileri aslında çok daha karmaşıktı. Austin grup üyelerinden Brian May’le çok kısa bir ilişki yaşamıştı ve Freddie ile çok sonra, grubun solisti olduktan sonra tanıştılar.
Freddie Mercury ile Jim Hutton arasındaki aşk hikâyesi de, filmde farklı anlatılıyor: İkili, Mercury’nin düzenlediği ve Hutton’ın garson olarak çalıştığı bir partide tanışıyor.
Gerçek hayatta ise ikili bir gece kulübünde karşılaştı. Hutton o sırada Londra’da bir kuaförde çalışıyordu.
Times dergisine verdiği bir röportajda Hutton, 1984 yılında onu içki içmeye davet eden Mercury’i reddettiğini söylemişti. Hatta Hutton onun ünlü bir yıldız olduğunu da fark etmemişti.
İkili 1985’te yeniden karşılaştı ve Mercury 1991’de yaşamını yitirene dek ayrılmadılar.
3. AIDS’Lİ YILLAR
Queen severlerin en çok eleştirdiği farklılık da bu. Filmin sonunda grubun solisti Mercury, AIDS’li olduğunu 1985’teki Live Aid konserinden hemen önce grup arkadaşlarıyla paylaşıyor.
Jim Hutton ise Mercury’nin 1987 yılına kadar hastalığını öğrenmediğini ve ölümünden bir gün önce yani 23 Kasım 1991’e kadar da hastalığını ilan etmediğini söylüyor.
Bir sinema eleştirmeni, Mercury’nin ölümünün 1990’lı yıllara damga vurduğunu ve AIDS’le ilgili toplumda farkındalığı artırdığını, filmin son sahnede Live Aid konseriyle hastalığını bağdaştırmaya zorlayarak “neredeyse Mercury’i cezalandırdığını” söylüyor.
4. AYRILIK VE KÜSLÜK
Bohemian Rhapsody’de Mercury ve grup üyelerinin bir dönem küs olduğu anlatılıyor. Ancak Queen, filmde anlatıldığı türden bir ayrılık süreci yaşamadı.
Filmde Mercury grup arkadaşlarına söylemeden ABD ile 4 milyon dolarlık bir solo albüm için sözleşme imzalıyor. Şarkıcı, bir süre gruptan ayrı kalmak istediğini, herkesin kendi yolunu çizmesi gerektiğini söylüyor ve bu gerginlik nedeniyle dağılma noktasına geliyorlar.
Gerçekteyse grup on yıl süren bir turneden sonra coşkularını kaybediyor ve 1983’ten sonra ara verip solo kariyerlerine odaklanmayı seçiyor.
Filmde Freddie’nin grup üyeleriyle yıllarca görüşmediği anlatılsa da, Rolling Stone dergisi, grup üyelerinin hiçbir zaman iletişimi koparmadığını, hatta 1983’ün sonunda bir albüm üzerinde çalışmaya başladığını aktarıyor.
Kısacası filmin tüm inandırıcılığına rağmen Queen üyeleri hiçbir zaman ayrılmadı.
5. LIVE AID
Queen’in 1985 yılında Wembley’de düzenlenen dev yardım konserindeki performansı, grubun tarihinde çok önemli bir andı. Filmde uzun bir ayrılık sürecinin ardından grubun konserden hemen önce bir araya geldiği anlatılıyor.
Gerçekte ise grup, Live Aid’den bir önceki sene The Works albümünü çıkarmış, bir de dünya turnesi düzenlemişti. Live Aid performansı öncesi de defalarca prova yapmışlardı.
GERÇEK Mİ BU, YOKSA FANTEZİ Mİ?
Eksiğiyle fazlasıyla Bohemian Rhapsody’nin, rock müziğin efsane gruplarından Queen’i ve Freddie Mercury’yi yeniden gündeme taşıdığı bir gerçek. Müziğin zamansızlığını, sanatın gücünü ve Freddie’nin müzik tarihinin altın yıldızlarından olmasının tesadüflerden çok daha fazlası olduğunu hatırlattı bir kez daha hepimize.
Anlam arayışları bugün bile süren, üzerine pek çok yorum yapılmış, kimilerince saçma sanat sınırlarına gönderilirken kimilerince derin anlamlar içerdiğinden şüphe edilmeyen ve filme adını veren Bohemian Rhapsody’nin ilk dizeleriyle selamlayalım biz de Freddie Mercury’i.
Is this the real life? (Bu gerçek hayat mı?)
I s this just fantasy? (Yoksa sadece fantezi mi?)
Caught in a landslide, (Bir heyelana kapıldın)
No escape from reality (Gerçeklerden kaçış yok)
Open your eyes, Look up to the skies and see, (Gözünü aç, gökyüzüne bak ve gör)