“MESLEĞİMDEN DOLAYI HAYATIMI PERİ MASALI ZANNEDENLER VAR”

Hürriyet gazetesi hafta sonu eklerinin usta röportajcısı Hakan Gence’yle bu kez biz röportaj yaptık. Gence hayatını, çalışma sistemini, ün lülerle ilişkilerini ve ilginç anılarını EQ Dergi okurları için anlattı.

MELİS ÇALAPKULU / FOTOĞRAFLAR: MUHSİN AKGÜN

Uzun yıllardır Hürriyet gazetesinin Cumartesi ve Pazar eklerinde alanında ünlü isimlerle keyifli röportajlar yapan Hakan Gence, son yıllarda gazetenin YouTube kanalına yaptığı video röportajlarla da dikkat çekiyor. Dışardan bakınca herkes onu sürekli ünlülerle gezip tozan biri gibi algılasa da Hakan aslında bu gezmelere bazen vakit bulamayacak kadar yoğun çalışan, işini son derece profesyonelce yapan biri. Ben de Hürriyet’te bir dönem birlikte çalıştığım Hakan Gence’yi yakından tanımak için kendisiyle eğlenceli bir röportaj yapmak istedim. Sağ olsun kırmadı, eğlenceli anılarını ve kendisini EQ Dergi okurları için samimiyetle anlattı.

Hakan, seni yakından tanıdığım için öncelikle şu konuya bir açıklık getirmek istiyorum. İşin dışarıdan göründüğü gibi eğlenceli mi?

İşim çok eğlenceli, bunu reddetmem mümkün değil. Herkesin merak ettiği insanlarla buluşup merak ettiği soruları soruyor, cevap alıyor ve bunu bir aracı olarak okuyucuya aktarıyorsun. Ama tabii hiçbir şey peri masalı gibi de yaşanmıyor. Yaptığım meslekten dolayı hayatımı harika zannedenler var. Öyle görünmesi de aslında normal olabilir. Ama her şey ünlü isimle çekilen, eğlenceli bir fotoğraf karesinden ibaret değil. İşin bir de görünmeyen tarafı var, hazırlık süreci ve sonrası gibi… Düşün, biriyle söyleşi yapıyorsun. O kişinin ismini internette aradığında herkesin karşısına belki hayat boyu yazdıkların çıkıyor. Yapılan bir hata bile çok riskli.

Okurlar için bir röportaj yapmak dışarıdan sadece sorular sorup yanıtlar almak olarak görülebilir. Ancak ben senin için hiç de öyle çalışmadığını biliyorum. Bize bir röportaj sürecini detaylarıyla anlatır mısın?

Öncesinde çok ciddi bir çalışma yapman gerekiyor. O kişinin hakkında çıkan yazıları, röportajları okumalısın. YouTube videolarını izlemelisin. Röportaj yapacağın kişinin etrafındaki insanlardan onunla ilgili tüyolar almalısın. Hem de ortamın enerjisini yükseltmelisin. Ne yaşarsan yaşa gülümsemeli, neşeli olmalı, konuğa kendini iyi hissettirmelisin. Karşındakini konuşturmak için sohbet boyunca çok odaklı olmalısın. Başlığı almak için belki aynı soruyu takla attırarak karşındakine birkaç kez de sormam gerekebiliyor.

Bir ünlüyü röportaja ikna etmek için yaptığın en enteresan şey neydi?

Mesleğin özellikle ilk yıllarında insanları tanımazken röportaja ikna etmek çok zordu. Mesela şöyle bir anım var: O zamanlar ekranda ‘Ezel’ fırtınası esiyordu. Ben de büyük bir Kenan İmirzalıoğlu hayranı olarak kendisiyle röportaj yapmak istiyordum. Sürekli başvuruyor ve dönüş bekliyordum. Bir gün telefonum çaldı. Bilmediğim bir numara arıyor. Açtım, “Merhaba ben Kenan İmirzalıoğlu” dedi. Ben de “Kenan Bey ben sizinle röportaj yapmak istiyorum” diyerek hızla konuşmaya başladım. Karşımdaki ses sonra devam etti, “Sen de içecek şişelerindeki kapakları topla ve şansını katla” gibi bir şey diyordu. Tahmin edeceğin gibi bu bir bant kaydıydı. İmirzalıoğlu’nun reklamlarında oynadığı firma tarafından otomatik aranmıştım. Kendi başıma olduğum halde yüzüm kıpkırmızı kesti. Nasıl bir saf ümidiyse benim ki (gülüyor)…

Dışarıdan bakınca herkes senin bütün ünlülerle arkadaş olduğunu düşünüyor. Arkadaş oluyor musun gerçekten o kişilerle?

Tabii arkadaşlıklarım oluyor. Çok sevdiğim, özel günlerde mesajlaştığım, karşılaştığımızda konuşup dertleştiğim isimler var. Sana güvenen ve seni daha iyi tanıyan biri sohbet sırasında da duvarlarını indiriyor. Kendini daha rahat ve ayağı frene basmadan, olduğu gibi anlatabiliyor. Ama belli bir mesafeyi de her daim korumak gerekiyor. O dengeyi kurmak önemli.

Seni en çok şaşırtan, ters köşe yapan ünlü hangisiydi, neden?

Ajda Pekkan’la yıllar önce bir yazı dizisi yapmıştık. Sahnede gördüğümüz ulaşılmaz süper star yakından çok tatlı ve nahifti. Sanki 40 yıllık arkadaşmış gibi sohbet edebildiğiniz biri. Tabii çok güzel ve formunda. Bir gün yemek için çağırdığında sofrada hem suşi hem ekmek kadayıfından tattığını gördüm. Bir gün de stüdyoda bir dilim pasta yedi. Ben formunu koruması için aç dolaştığını sanırdım. Ama hem istediğini yiyip hem bu kadar fıstık gibi kalması beni şaşırtmıştı.

En’lerini söylemek ister misin? En sevdiğin ünlü, en eğlenceli ünlü, en sakin ünlü…

En açık sözlü ünlü bence İrem Derici. Hem çok eğlenceli hem her cümlesi karşındakinde bir bomba etkisi yaratıyor. Mutlaka bir sürü başlık veriyor. En kısa süren söyleşim Megan Fox’laydı sanırım. Bir marka işbirliği sebebiyle Türkiye’ye gelmişti. Röportajımız 10 dakika sürdü. Ama tam sayfa yazacak kadar malzeme verdi. En eğlenceli Hasan Can Kaya. O tam bir ayaklı espri makinesi, büyük bir kıvrak zekaya sahip. En sakin isim ama en öğretici isimlerden biri Yılmaz Erdoğan’dı. O konuşsun saatlerce dinlerim diye düşünüyorsun.

İnsanların duygularını keşfetmek beni çok mutlu etti

Bize gerçek Hakan Gence’yi tanıtır mısın biraz? Ne okudun, neler yaptın bugüne kadar?

Röportaj yaptığım kişiler genelde bu soruya “İnsan kendini anlatamıyor ki!” derlerdi, ben de bu cevabı her duyduğumda ‘E o zaman neden röportaj veriyorsun?’ diye düşünürdüm. Ama haklılarmış. Şöyle diyelim, pozitif ve iyi biri olmaya çabalayan, karşısındakini dinlemeyi ve konuşmayı seven, kafasında kurmaya bayılan biriyim… İstanbul Üniversitesi’nde arkeoloji okudum. Ardından işletme yüksek lisansına başladım ama bitirmedim. Okul bittikten sonra, 19 yıl önce Hürriyet gazetesinin Cumartesi/Pazar eklerinde muhabir olarak çalışmaya başladım. İlk yıllar teknolojiden dekorasyona her konuda haberler yapıyordum. Sonra röportaj yapmayı ve soru sormayı çok sevdiğime karar verdim. Kendime bir yol çizdim ve gündemde olan ünlülerle sohbete başladım. Gazete röportajlarına son yıllarda YouTube röportajları da eklendi. Her defasında yeni şeyler öğrenmek, insanların hayatlarını ve duygularını keşfetmek beni çok mutlu etti.

Gündelik hayatından neler yaparsın, bir günün nasıl geçer?

Eğer iş yoksa, günlük gazeteler ve yayınlara bakarım. Hafta içi izleyemediğim bütün dizileri bir bir kaydediyorum. Biraz deli işi ama hem röportajlarda fayda sağlıyor hem de yalan yok, dizi izlemeyi çok seviyorum. Şöyle düşün, hafta sonları sabahtan akşama evdeki televizyonda sürekli bir dizi oynuyor.

Bu yılın sana göre trendlerini söyler misin?

Nişantaşı’ndaki The Stay’in birinci katına açılan Komedi Kulüp’te stand-up şovları, konserler, tiyatrolar sergileniyor. Kokteylleri de güzel. Etiler La Boucherie canlı müzik mekânı olarak ideal. Emirgan LaBoom vazgeçilmezlerden. Bir diğer canlı müzik mekânı, Armutlu’daki The Room Live, küçük bir tadilattan sonra yeniden açıldı. Ferah bir mekân. Armutlu’daki Emre Mermer’in kebap ustası Ahmet Karoğlu, Maslak’ta kendi ocakbaşını açtı, ‘Ahmet Ustam Ocakbaşı’ müdavimlerini yeni yerinde ağırlıyor. Ekranda bu sene ‘İnci Taneleri’ ve ‘Bahar’ çok iddialı, reytingleri de silip süpürüyor. Müzik dünyasında ise şu sıralar Zeynep Bastık’ın Mabel Matiz imzalı şarkısı, ‘Lan’ var.

Bir yanıt yazın