‘KURALLARA UYDUĞUMUZDA HUZURLU OLACAĞIMIZI SANDIĞIMIZ BİR DÜZENDEYİZ’

Son yıllarda toplumumuzda insan psikolojisinin önemi giderek daha iyi anlaşılıyor. Biz de klinik spor psikoloğu Dr. Seren Akıncı Özdurulmuş ile son yıllarda insanların psikologlara ve kendi psikolojilerine olan yaklaşımlarını, sosyal medyada yayılan psikoloji temelli bilgilerin olumlu ve olumsuz yanlarını, bir diziyle popüler olan aile dizimini ve çocuk yetiştirmenin inceliklerini konuştuk.

ÖZDE GÖZLER

Seren Hanım, ülkemizde son yıllarda insan psikolojisinin öneminin anlaşılmış olmasını, ruh sağlığı uzmanlarının ‘deli doktoru’ olarak görülmekten çıkmasını nelere bağlıyorsunuz?

Pek çok alanda olduğu gibi psikoloji alanında da elbette son dönemde bilgiye daha kolay ulaşabilmenin etkilerini görüyoruz ve bu olumlu bir etki. Eskiden psikoloji, sadece klinik psikoloji ya da sadece sorunlu görünen davranışlara ilişkin destek alınması gereken bir merci olarak görülürken, son dönemde iyilik ve esenlik halini devam ettirebilmenin de ne kadar önemli olduğu fark edildi. Bu da destek alma ihtiyacını elbette arttırdı. Diğer taraftan da tabii ki psikoloji temelli bazı dizilerin de şöyle bir etkisi oldu: Bu dizilerdeki yer alan ve toplumda uç gibi görülebilen ve asla kendi içsel geçmişine yönelik bir yeniden yapılandırmaya girmek istemeyen karakterlerin bile destek aldığını görüldü. Bunu yadsımamak gerekli. Bunun dışında yeni dönemin şöyle bir özelliği var: İnsanların daha yoğun tempoda çalıştığı, eskisi gibi sosyalleşmenin zaman anlamında da mümkün olamadığı bir dönemde yaşıyoruz. Bunların üstüne bir de pandemide izolasyon süreci oldu. Bu nedenle de sosyalleşmede sıkıntıların yaşanmasıyla, kişilerin yargılanmadan, güvenilir bir ortamda kendilerini ifade etmeye ihtiyaçları oldu. Bu anlamda da bizim mesleğimizin çok daha ön plana çıktığı bir sürece gelmiş olduk.

Toplumda hâlâ psikolog desteği almanın tabu olduğu bir yüzde dilimi var.

Toplumda bu açıdan hâlâ gelişmesi gereken ne gibi bakış açıları var sizce?

Geçmişe göre şimdi küçük bir kesim gibi görünmekle birlikte, toplumda hâlâ psikolog desteği almanın tabu olduğu bir yüzde dilimi var. Herkesin bireysel farklılıkları var ve herkes farklı görüşlerde olabilir. Kimi bir psikologla görüşerek gereken sosyal desteği alabilir, kimi komşularıyla yaptığı bir sohbette bu ihtiyacını karşıladığını düşünebilir ve şu anda profesyonel bir desteğe ihtiyacı olduğunun farkında da olmayabilir. Bence burada en önemli konu, biraz da yetiştirilme biçimi, yani kendi iç farkındalığımızın çok ön planda olmadığı bir sistemde büyümüş olmak. Genelde bize söylenenleri yaptığımız, kuralların dışına çıkmadan yaşadığımızda daha huzurlu olacağımızı varsaydığımız bir düzende yaşıyoruz. Böyle olduğu zaman da tabii kendimize ilişkin “Ben aslında ne istiyorum ne istemiyorum, beni ne rahatsız ediyor, ne olursa daha huzurlu olurum” kısmını sorgulamakla ilgili çok geç kalmış oluyoruz. Bence bu farkındalık geliştikçe, psikolojik destek almaya ve bu desteğin sadece bir sorun durumunda değil, esenlik halini sürdürmek için de gerekli olduğuna inanmaya devam edeceğiz.

Sosyal medyada bazı ruh sağlığı uzmanlarının psikolojik problemlerle ilgili yayınlar yaptığını ve bunun giderek arttığını görüyoruz. Bunu olumlu ve olumsuz yönleriyle nasıl değerlendirirsiniz?

Elbette dizilerde psikolog, psikiyatrist kimliklerinin işlenmesinin ve benzer olarak sosyal medyadaki ‘uzman yazılarının’ avantajları olduğu gibi dezavantajları da var. Her zaman, her konuda olduğu gibi uzman kimliğiyle söylenen her şeyin de doğru olmadığını, bilimin, eldeki verilerin yeniden gözden geçirilmesine dayalı olduğunu da unutmamak lazım. O yüzden her uzman unvanı altındaki görüşün doğru olduğunu sorgulamadan kabul etmek yerine, “Buradaki bilgi nedir ve bunu başka kaynaklardan da destekleyebiliyor muyum” diye bakmakta fayda olabilir. Ben bunu olumsuzluk yerine biraz daha olumlu olarak görüyorum çünkü söylediğim gibi iç görüşü arttırmak, farkına varmak aslında bazen kendimizi çaresiz hissettiğimiz alanlarda bile destek alabileceğimizi ve bunun bir çözümünün bulunabileceğini fark etmeye yarıyor. Bazen de çok basit, minik minik önerilerle de kişilerin o farkındalığı yaşayıp, deyim yerindeyse davranışlarını birazcık daha kontrol altına almayı sağladıklarını da görebiliyoruz. Burada belki bir olumsuz etkiden söz edersek de şu olabilir: Özellikle anneler üzerinde ebeveynlikle ilgili bir baskı oluşabiliyor. Yapılması gerekenler konusunda çok katı yargılarda bulunmak bazen faydadan çok zarar sağlayabiliyor ve anneler ‘yeterince iyi anne’ olamadıklarını hissedebiliyor. Yani bu dengeyi iyi koruyabilmek gerekli.

Bir dizi ile aile dizimi konusu gündem oldu, malum. Aile dizimi yöntemiyle ilgili neler söylersiniz? Bu yöntemin uygulanmasıyla ilgili ne gibi sıkıntılar olabilir? Her yöntem her hastaya olur mu?

Aile dizimi bir diziyle çok ön plana çıktı, evet. Psikolojide, daha doğrusu insan davranışlarını inceleyen bilim dalı olan psikoloji ve buna yakın dallarda pek çok farklı yöntem kullanılır. Aile dizimi olarak şu anda gündeme gelmiş yöntem de kullanılan yöntemlerden biridir. Bununla birlikte uzman kişilerin ve doğru eğitimi almamış her kişinin kullanımında tehlikeli olabilecek yöntemler, burada da karşımıza çıkıyor. O nedenle evet, herkesin psikolojik desteğe ihtiyacı olabilir ama bunun yanı sıra her kişinin farklı ihtiyacı olduğu gibi ona uygun farklı çözüm yöntemi vardır. Yani nasıl aynı ilaç her hastalığa iyi gelmiyorsa, her terapi yöntemi ya da her teknik de her kişiye iyi gelmez. Bu normal insanlar için de, benim uzmanlık alanım olduğu için söylüyorum, sporcular için de böyledir. Sadece “Bu yapılıyormuş, iyi geliyormuş” demek yerine, “Benim neye ihtiyacım var” denmeli. Bizim işimiz özel dikim terzilik gibi. ‘Kişiye özel olan en uygun kumaş, en uygun kıyafet nedir, hangisidir ve nasıl üzerinde prova yapılıp dikilir’, biz buna çalışıyoruz. O nedenle meşhur olduğu için, popüler olduğu için bir ekolü takip etmek yerine, bilimsel derinliğini araştırmak ve bu konuda gerçekten eğitim almış yetkin kişilere başvurmak ve bunun bir süreç olduğunu unutmamak kıymetli.

“Bu yapılıyormuş, iyi geliyormuş” demek yerine, “Benim neye ihtiyacım var” denmeli.

Bizler bu bilime hakim olmayan insanlarız. Psikolojik sorunlarımızla ilgili destek alırken nelere dikkat etmeliyiz?

Her işte olduğu gibi bizim işimizde de bilim uzmanlığının sorgulanması aslında tüketicinin hakkı. Yani bir destek veya danışmanlık aldığınızda, o kişinin uzmanlığını nereden aldığını sormak ve diplomasını sorgulamak sizin yükümlülüğünüzde. Son dönemde pek çok uzaktan eğitim ve sertifikasyon programıyla ‘uzman’ yetiştirildiğini; ne yazık ki eğitim kalitesinin düşük olduğu belli birtakım programların olduğunu biliyoruz. O yüzden gideceğinin uzmanın belli bir süpervizyon sürecinden geçmiş, iyi eğitimli ve özellikle terapi alanında kendini yetiştirmiş bir kişi olup olmadığını tabii ki sorabilirsiniz. Bunların dışında yaptığımız işin insan odaklı bir iş olduğunu unutmamak kıymetli. Bunu şu anlamda söylüyorum, her terapist herkese uygun olmayabilir, herkesin tarzı da herkese uygun olmayabilir. Halk arasında elektriğin tutması olarak tabir edebileceğimiz mekanizma önemli. Kendinizi rahat hissedeceğiniz, yargılanmadan kendinizi önüne bırakabileceğiniz kişinin sizin için daha doğru kişi olacağını da söylemekte fayda var.

Her çocuğun yolu farklı, her ebeveynin de yolu farklı ve bunu bilmek başlangıç için kıymetli.

Sizce ebeveynlerin çocuk yetiştirirken en çok dikkat etmesi gereken birkaç şey nedir?

Aslında yukarıda belli noktaları vermiş oldum. Şöyle toparlayabiliriz, her çocuğun yolu farklı, her ebeveynin de yolu farklı ve bunu bilmek başlangıç için kıymetli. Etraftaki o kısa uzmanlık bilgileri elbette faydalı. Ancak nasıl ki bilimde farklı yollar varsa, bazen çocuk yetiştirirken de farklı durumlara farklı çözümler bulunabiliyor. O yüzden esnek olabilmek ve en önemlisi çocuklarımızı koşulsuz kabul edebilmek, onları bir şarta bağlı olmadan sevdiğimizi hissettirmek, kendilerini bir koşul olmaksızın yeterli ve sevilmeye layık hissetmelerini sağlamak onları hayata hazırlarken verebileceğimiz en kıymetli bilgi bence. Problemli bir durumla karşılaştıklarında ya da işler kendi istedikleri gibi gitmediğinde yaşadıkları hayal kırıklığını daha rahat tolere edebilmeleri için esnek olmalarına yol gösterici olmak önemli. Çünkü yaşam her zaman istediğimizi vermeyecek, minik minik aile içerisindeki optimum hayal kırıklıklarını, yani en ideal seviyedeki minik hayal kırıklıklarını yaşaması ve bunlarla nasıl baş ettiğini de en güvenli ortamı olan evde deneyimlenesinde de fayda var.

Bir yanıt yazın