Beyoğlu’na Çağdaş Bir Soluk İstanbul Modern

Türkiye’nin ilk modern ve çağdaş sanat müzesi İstanbul Modern, üç yıllığına Beyoğlu’na taşındı. Beyoğlu’nun gözde tarihi yapılarından Union Française, bu geçici konaklama için neredeyse küllerinden yeniden doğdu.

İstanbullu sanatseverler için 14 yıldır modern ve çağdaş sanatın ilk adresi olan İstanbul Modern, Karaköy’deki yeni binası tamamlanana kadar Beyoğlu’nun sonsuz karnavalına dahil oluyor.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar İstanbul’un toplumsal hayatında önemli bir grup olan Fransız kökenli Levantenler için 1896’da Alexandre Vallaury tarafından inşa edilen Union Française, İstanbul Modern’e üç yıl boyunca ev sahipliği yapacak şekilde tadilattan geçirildi.

Neoklasik mimari unsurların Belle Epoque yaklaşımla harmanlanmasıyla ortaya çıkan ve döneminin modern binaları arasında parmakla gösterilen bu Fransız lokali, Beyoğlu’nun sanat, ticaret ve eğlence dünyasının gözde adreslerindendi. Ancak geçirdiği iki yangın sonrasında her ne kadar onarımdan geçmişse de uzun yıllar ağırbaşlı bir sessizliğe bürünmüştü. Şimdi bu tarihi bina, sanatın gücüyle yeniden can buluyor.

Kurulduğu 11 Aralık 2004’ten bu yana 7 milyon ziyaretçi ağırlayan İstanbul Modern, Beyoğlu’ndaki bu yeni mekânının kapılarını 23 Mayıs’ta, çağdaş heykel sanatının yaşayan en önemli isimlerinden Anthony Cragg sergisi ile açtı. “İnsan Doğası” başlıklı sergide sanatçının kariyerinin farklı dönemlerini yansıtan yapıtları sanatseverlerle buluştu.

KARAKÖY’DE HARIL HARIL ÇALIŞMA
Öte yandan Galataport projesi kapsamında yer alan İstanbul Modern’in yeni binası için de hummalı bir çalışma başladı bile. Müzenin kurucu sponsoru Eczacıbaşı Topluluğu ve Doğuş Grubu-Bilgili Holding’in ortaklaşa katkısıyla yapılacak olan yeni binanın 36 ayda tamamlanması planlanıyor. İstanbul Modern’in yeni binası dünyaca ünlü mimarlık bürosu Renzo Piano Building Workshop imzasını taşıyacak.

Dünyanın önde gelen mimarlarından olan Renzo Piano, Paris’teki ünlü çağdaş sanat müzesi Centre Pompidou’nun yanı sıra New York’taki Whitney Amerikan Sanat Müzesi, İsviçre’deki Beyeler Vakfı Müzesi, İspanya’daki Centro Botín gibi çok sayıda müze ve sanat merkezini tasarladı. Avrupa’nın en yüksek binası olarak bilinen Londra’daki Shard binası da Piano’nun imzasını taşıyor.

“Şimdinin Peşinde” ve “Bakış Açıları” adlı koleksiyon sergileri de ziyarete açıldı. Sadece bu açılış bile, İstanbul Modern’in, Beyoğlu’na yepyeni bir soluk aldıracağını müjdeliyor adeta. Zira sanatseverler için Beyoğlu’nu yeniden keşfetmek için eşsiz bir fırsat bu. Kim bilir belki de İstanbul Modern’in bu misafirliği, Beyoğlu’nun yeniden sanatın merkezine dönüşmesi için öncü bir rol oynar.